Boysan'ın Radyosu

Zamanı tutamıyoruz Lubunya! 80'ler, 90'lar derken, sıra geldi 2000'lere. Seni yürütücümüz Eylem Çağdaş, konukları Öner Ceylan ve Buse Kılıçkaya ile 2000’lerin Lubunya Tarihi'ni konuşmaya ve o dönemdeki mücadelelerimizi hatırla(t)maya davet ediyoruz.

Bugün yaşananları hatırlamanın ve unutmamanın önemini vurgulamak için, tarihin özneleri olarak bu ve bundan sonraki tüm Şubat aylarını LGBTi+ Tarihi Ayı olarak kutlayacağımızı paylaşmaktan onur duyuyoruz. 🌈 Uluslararası LGBTİ+ Tarihi Ayını (LGBTI+ History Month) etkinlikler ve sosyal medya kampanyaları ile kutlarken, Lubunyanın Arşivi ile mücadelemizin bugününü ve tarihini konuşmaya Boysan’ın Evi'nde devam ediyoruz. Lubunya’nın Arşivi serimizin ikinci buluşması olan 90’ların Lubunya Tarihi’nin yürütücüsü Eylem Çağdaş, Şevval Kılıç’ı ağırlıyor. LGBTI+ Tarihi Ayımız kutlu olsun Lubunya!  #LGBTHM21 #LubunyanınTarihi21

“Lubunyanın Arşivi Serisi” başladı! Her ay düzenleyeceğimiz serimize, 1980’lerden günümüze Türkiye’nin lubunya tarihine o dönemi yaşamış kişilerin deneyimleriyle başlıyoruz. Türkiye tarihine ve arşivine bireysel ve kolektif hatıralarımızla ve lubun bir bakış açısıyla yaklaştığımız serimiz Eylem Çağdaş’ın yürütücülüğünde ve 1980'lerin LGBTİ+ hareketinde önemli bir yere sahip Sevda Yılmaz’ın konuk olduğu ilk bölümle “Lubunyanın 1980’ler Arşivi” şimdi yayında! Not: Bu kaydı, Lubunyaların tarihi dedik ve olağan kayıtlarımızdan daha uzun tuttuk. "Yok lubunya! Bunu ikiye bölün bu kadar uzun dinleyemeyiz." derseniz, lütfen bize yazın!

“Lubunyalar İçin Dayanıklılık Geliştirme Rehberi, süregelen süregelen kriz hallerinin orta yerinde kendine yaşam alanları ve imkanları yaratan lubunyalardan alınan ilhamla hazırlandı. Aynı zamanda, bu kitap ‘dayanıklılık’ kavramı üzerine düşünme sürecimin ve dayanıklılık geliştirme yöntemlerini araştırma merakımın bir uzantısı” diyor rehberi hazırlayan Nayuk, bir diğer ismiyle Nazlı Mayuk. Büyük belirsizlikler içinde yeni yılı karşılamadan önce, hep beraber kısa bir meditasyonun ardından dayanıklılığımızı geliştirmenin imkanları ve güzellikleri üzerine Nayuk’la sohbet etmek istedik, sizleri de bekliyoruz! Rehbere çevrimiçi aratarak ve @guclenme.pratikleri hesabından erişebilirsiniz.

Türkiye’deki HIV politikaları, HIV ile yaşayan LGBTİ+’ların taleplerine ve ihtiyaçlarına cevap veriyor mu ? Ne kadar kapsayıcı ? HIV ile yaşayan LGBTİ+’lar, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerinden dolayı ayrımcılığa uğramaya devam ediyorlar. Gelin 17 Mayıs Derneği’i gönüllüsü, Özgür Renkler Derneği'nden Defne Güzel’in hazırladığı HIV ile Yaşayan LGBTİ+' ların İnsan Hakları Raporu’na ve HIV ile yaşayan öznelerin aktardıklarını üzerinden gerçekleşen sohbetimiz yayında. İyi dinlemeler...

20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü vesilesiyle mülteci, trans aktivist ve DJ Bella Demhat ve Pembe Hayat Derneği'nden avukat ve trans aktivist Efruz Kaya ile hukukun öneminden, hak ihlallerinden, trans varoluşların yaşam ve göç deneyimlerinden ve Pembe Hayat aktivistlerinin hazırladığı Eşitlik Manifestosundan konuştuk. İyi Dinlemeler...

Regl ile ilgili mitler ve tabular neler? Regl yoksulluğu nedir? Hijyenik ürünler bir lüks mü? Peki ya vergiler? Nasıl mücadele edebiliriz? 14 Kasım Cumartesi günü We Need to Talk / Konuşmamız Gerek ekibininin kurucu ortakları Bahar Aldanmaz ve İlayda Eskitaşçıoğlu ile sohbetimizin kaydını sizlere sunmaktan mutluluk duyuyoruz. İyi dinlemeler...

Kadınlar ve LGBTİ+'lar İstanbul Sözleşmesinin neresinde? İstanbul Sözleşmesine yönelik saldırılar karşısında yükselen feminist mücadelenin etkileri ne oldu? SPoD Hukuk Alan Koordinatörü Av. Hatice Demir ile konuştuk. İyi dinlemeler... #İstanbulSözleşmesiYaşatır #İstanbulSözleşmesiniUygula

Bu bölümde, Boysan'ın Evi 4. Onur Haftası Etkinlikleri programı kapsamında Övül Ö. Durmuşoğlu ile “Die Balkone” projesi üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Berlin’de Joanna Warsza ortak küratörlüğüyle, Prenzlauerberg mahallesinde yaşayan katılımcı sanatçıların balkon ve pencerelerinde gercekleşen proje çerçevesinde pandemi döneminin olağanüstü koşullarında güncel sanatın var olma biçimlerini, yanıt üretme kapasitesini ve dönüşen sergileme koşullarını tartıştık. 25 Haziran Perşembe günü gerçekleşen sohbetimizin kaydını sizlere sunmaktan mutluluk duyuyoruz.

GETTOLARI DEĞİL, ŞEHRİN TAMAMINI İSTİYORUZ! İstanbul'daki tüm LGBTİ Örgütleri adına Okuyanlar: Şevval Kılıç -- Boysan Yakar Gettoları Değil Şehrin Tamamını İstiyoruz Merhaba İstanbul Selam olsun yoldaşlar! Bizler, lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks bireyler olarak, Kapı komşunuz, alt katınız, mahallenizden arkadaşlarınız olarak gezi parkında sizlerle kol kola direnen, çatışan, hakkını arayan yoldaşlarınız olarak Hepinizi selamlıyoruz! Bugün size haksızlığı deşifre etmeye geldik. Çünkü bizler heteroseksist ve kapitalist sistem tarafından görmezden gelinen, yasal güvenceleri olmayan, istihdam edilmeyen, küfürlerin ve erkeklik şiddetinin, hükümetlerin ve kentsel dönüşüm projelerinin birincil mağdurları olarak yıllardır kentlerin dışına itiliyoruz. Dün yani 1996'da, Ülker Sokak'ta yüzlerce trans kadını evinden eden emniyet operasyonu neyse, bugün camlarına kurşunlar sıkılan, kundaklanan Avcılar Meis sitesindeki evlerimize de olan odur. Dün dozerlerle Tarlabaşı'nda yaşam alanlarımıza giren, bizi ekmeğimizden ve çorbamızdan eden neyse bugün 40 yıllık sokağımızdan yani Bayram Sokak'tan bizleri devlet ve kolluk kuvvetleriyle sürmeye çalışan da odur. Şişli'de Harbiye'de, bu şehrin her yerinde homofobik ve transfobik nefretin hedefi olan bizlere karşı yapılanlara 20 yıldır örgütlü olarak ses çıkarıyoruz, tarihin başladığı zamandan beridir zulme karşı baş kaldırıyoruz. Çünkü Yaşam hakkı her şeyin üstündedir. Çünkü Varoluşumuzu cezalandıran, ölümlerimizi hiçe sayan, her türlü polis işkencesine ve şiddetine maruz bırakılanlar her daim mücadeleye devam edeceklerdir. Hatırlatırız! Bu kent herkesindir, bu kent ezilmişlerin de kentidir. Bu kent kadınların da, çocukların da engellilerin de kentidir. Bu kent emeklinin de, öğretmenin de, işçinin de, fahişelerin de kentidir. Ve bu kent canı uğruna, kimliği uğruna doğduğu günden itibaren mücadele veren hayatıyla direnen tüm eşcinsel ve transların da kentidir. Şimdi haykırıyoruz! Bizi tıktığınız bodrum katlarından, derme çatma evlerden, baba dayağından, patron derdinden, sırtımızdan küfürlerini esirgemeyen tüm erkek egemen dillerin içinden, okuyamadığımız üniversitelerden, çalışamadığımız-atıldığımız iş yerlerinden, nefret cinayetine kurban gittiğimiz evlerimizden, katili devlet eliyle gizlenmiş mahkemelerinizden, bizleri utanmadan meclis kürsülerinden hasta ilan eden kendini tüketmiş siyasetinizin içinden gurur ve onurumuzla haykırıyoruz. Biz de vatandaşız ve biz de yaşıyoruz! Buradayız, alışın, gitmiyoruz! Çıktığımız bu özgürlük yolculuğunda, uzun yıllar birlikte yapacağımız çok şey var. Beraber yaşadığımız mahallelerden paylaştığımız caddelere, birbirimize hasret giderdiğimiz parklardan devletin elini çekmesi gereken tüm kamusal alanlara kadar hakkımızı hem arayacak hem de alacağız. Sermayeyi bu şehirden def edene kadar dişimizi tırnağımıza takıp mücadeleye devam edeceğiz. Ve bugün tüm İstanbul'a haykırıyoruz! Bizlere reva görülen gettoları değil, bu şehrin, yani İstanbul'un tamamını istiyoruz. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz İstanbul LGBTİ ÖRGÜTLERİ - İstanbul

Boysan’ın Evi Radyosu'nun ilk bölümünde Dilara Çalışkan ile 30 Nisan 2020'de kuir hafıza üzerine yaptığımız etkinliğimizi paylaşıyoruz. 'Türkiye’nin LGBTİ+ ve kuir hafızası' dendiğinde aklımızda nelerin canlandığına odaklandığımız bu bölümde hem kuir kelimesinin kendi hafızasını hem de kuir ile hafıza arasındaki merak uyandıran ilişkileri konuştuk. 'Belirli olaylar ya da dönemler nasıl müşterek belleğimizin bir parçası oluyor?' diye sorarken, pandemi sebebiyle her geçen günün giderek bir öncekiyle aynılaştığı günlerde hafızayı ve hatırlama pratiklerimizi kuir yaklaşımlarla tartıştık.