Türkiye Nereye?

#Kulüp'ün bıraktığı etkiler neler? Yahudi toplumu diziyi nasıl karşıladı? Varlık vergisinin azınlıklara etkisi ne oldu? Avlaremoz Editörü Nesi Altaras'ın konuk olduğu ve Onur Öncü'nün hazırlayıp sunduğu Türkiye Nereye Özgürüz Radyo'da!

Bu haftaki "Türkiye Nereye"de Can Dündar'ın konuğu New York Pratt Institute öğretim üyesi Kumru Toktamış. ABD’deki görev değişimi sonrası bizleri neler bekliyor?

Türkiye’de sonu gelmeyen siyasi davalar, sistemli hak ihlalleri, adalet arayışı... Can Dündar’ın bu haftaki konuğu İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi Eş Direktörü Ayşe Bingöl Demir. Demir: “Türkiye, Kavala, Demirtaş ve Ahmet Altan’ı serbest bırakmak zorunda kalacak. Ayak direrse BM, Avrupa, Avrupa Konseyi ve Biden yönetimi ile kopma noktasına gelecek...” Can Dündar: “Hukuku tanımayacağını söyleyen bir hükümetle karşı karşıyayız. Yol tıkandı, başka kanallar açılmalı...”

Can Dündar’ın konuğu Demokrasileri Savunma Vakfı Türkiye Direktörü Aykan Aydemir. Aydemir, Trump yanlılarının Kongre’ye saldırısını ve Trump’ın seçim sonucuna müdahale girişimlerini yorumlarken olası sonuçları, Türkiye ile ilişkili olarak değerlendiriyor: "Gösteriler sürpriz değil ancak Kongre Polisi Trump yanlılarının Kongre’yi hedef alacağını hesaba katmadı. Vandalizme varacak protestoları Trump kanadı bile öngöremedi. Trump, seçim sonucunu değiştirmek için Cumhuriyetçi Kongre üyelerine sokak üzerinden baskı kurmak istedi..."

Yaklaşan AB Zirvesi öncesi CHP Avrupa Birliği Temsilcisi Kader Sevinç Türkiye'nin AB serüveninde gelinen aşamayı, zirveden çıkabilecek olası kararları ve Türkiye-AB ilişkilerini değerlendirdi.

Can Dündar TürkiyeNereye’de Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili Berivan Aslan ile MİT’in suikast timi iddialarını ve Arjantin, Avusturya ve Türkiye üçgeninde MİT elemanlarının varlığını konuşuyor.

Can Dündar’ın Türkiye Nereye’de bugünkü konuğu Savunma Akademisi’nde öğretim üyesi Türkiye-İran uzmanı Walter Posch. Posch, Alaattin Çakıcı’nın salıverilmesi ve Türk siyasetine geri dönmesiyle açılan yeni devri ve siyasileşmiş mafyaları; iktidar, MHP ve muhalefet üzerinden analiz ediyor.

Can Dündar Türkiye Nereye programında bu hafta, Aysuda Kölemen ile bugünlerde tartışmaların odağında olan Netflix yapımı Bir Başkadır dizisini ve Türkiye'deki yansımalarını konuşuyor.

Can Dündar, Ahval News İngilizce Editörü İlhan Tanır ile Biden’ın zaferini, Albayrak’ın istifasını, ikisi arasındaki ilişkiyi ve Türkiye’ye olası etkilerini konuşuyor. Tanır: “Dışarıdan baktığımızda ABD ve Türkiye’deki damatların New York Times’a taşan ve incelenen çok yakın bir ilişkisi vardı, koordineli işler yaptığı da konuşuluyordu. Erdoğan, Erdoğan olmadığı zaman damat, damat olmadığı zaman İbrahim Kalın kim ABD’de bir yetkili ile konuşsa konu ne olursa olsun Halkbank sorununun ortadan kaldırılmasına geliyordu. Trump bir seçim daha kazanmış olsaydı hiç şüphe yok ki Türkiye’ye daha çok benzemiş bir ülke görecektik. Amerika’da bir uçurumdan dönüldü.”

Bu haftaki Türkiye Nereye programında Can Dündar'ın konuğu New York Pratt Institute öğretim üyesi Kumru Toktamış, ABD seçimlerini, seçim sürecini, Trumpizm'i ve olası seçim sonuçlarının Türkiye'ye yansımalarını değerlendirdi. Toktamış: "Trump şoven milliyetçilik duygusunu çok iyi harekete geçirdi. Trumpizm, tipik bir sağ popülizm, öfkeli kitlelerde her zaman yankı bulur. Biden’ın bununla baş etmesi çok zor. Ben Erdoğan hükümetinin yerinde olsam öngörülebilir bir Biden yönetimini Trump’ın öngörülemezliğine tercih ederdim. Biden, Erdoğan’a “Sen sus” demek için, Halkbank davasını gündeme getirebilir..."

Can Dündar’ın bugünkü konuğu Ahmet İnsel, Macron ve Erdoğan arasında yükselen gerilim ışığında Türkiye- Fransa ilişkilerini, “İslam” ile ilgili söylemleri, boykot çağrılarını ve iki cumhurbaşkanının iç siyasete yönelik adımlarını değerlendiriyor.

"Derin Devletin Fotoğrafı"... Can Dündar, Türkiye Nereye programında Ağar-Eken-Çakıcı-Alan'ın Bodrum'daki fotoğrafını ve faili meçhul ailelerinin buna cevabını konuştu.

Kıbrıs'taki seçime Ankara'nın müdahalesi ters mi tepti? Cumhurbaşkanı Akıncı'yı kim tehdit etti? Şimdi ne olacak? Kıbrıs Postası'ndan Ulaş Barış Türkiye Nereye'de Can Dündar'ın sorularını yanıtıyor.

Usta gazeteci Osman Okkan, Türkiye'nin demokrasi arayışını, ortaya çıkan ortak çağrıyı ve geleceğin yeniden inşası için neler yapılabileceğini Türkiye Nereye'de anlatıyor.

Türkiye Nereye’de bu hafta Can Dündar, Erk Acarer ile tarikatların silahlanmasını ve Selefi derneklerin örgütlenmesini konuşuyor...

Türkiye Nereye programında Can Dündar’ın bu haftaki konuğu gazeteci Kutlu Esendemir ve Giresun'da 2018 yılında şüpheli şekilde ölen 11 yaşındaki Rabia Naz Vatan'ın babası Şaban Vatan.

Gazeteci, aktivist ve sanatçı Zehra Doğan sanatını, cezaevi sürecini, cezaevine girmesine neden olan resmini ve Nusaybin'de gazeteci olarak çalıştığı dönemde yaşadıklarını Türkiye Nereye'de Can Dündar'a anlatıyor: "Nusaybin Zaferi diye, tank ve askerlerin poz verdiği bir fotoğrafı manşete taşıdılar. Benim yaptığım o resim bir şeyleri harekete geçirme amacında değildi, sadece yalınlıkla çizmek istedim. Tank ve askerleri gerçek akreplere çevirdim. Resimden dolayı tutuklanacağımı ve ceza alacağımı tahmin edemiyordum."

Tutuklu eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, yeni kitabı "Yıkılacak Duvarlar"ı ve siyasete ilişkin mesajlarını Türkiye Nereye'de Can Dündar'a anlattı!

Türkiye Nereye‘de Can Dündar‘ın bu haftaki konuğu gazeteci Ragıp Duran iktidar medyasının ve alternatif medyanın dününü, bugününü, yarınını Erdoğan iktidarı ışığında değerlendirdi. Duran: "Türkiye’de iktidar yanlısı medyanın tek sahibi var, bu kişi aynı zamanda siyasi iktidara da sahip."

Türkiye Nereye’de Can Dündar’ın bugünkü konuğu Ahval İngilizce editörü ve Washington temsilcisi İlhan Tanır. Tanır, Türkiye’deki Biden tartışmasını, son kamuoyu yoklamalarını, Amerikan seçimlerinin Türkiye’ye ve Erdoğan rejimine olası etkilerini değerlendiriyor. "Kasım’da Biden ve Trump’ın kazanması arasında özellikle de Erdoğan yönetimi açısından büyük fark var. Trump’ın dış politikada başarıya ihtiyacı var. Bu yüzden Erdoğan, Trump’ın kampanyasında bir madde haline geldi. Türkiye’de S400’lerin faaliyete geçmesi, Trump’ın Erdoğan’ı ikna etmediğini göstereceği için Trump’a seçim öncesi büyük bir tokat olacak..."

Can Dündar’ın bu haftaki konuğu Avrasya Araştırma Başkanı-Stratejist Kemal Özkiraz. "Muhalefet önlerindeki muz kabuğu görüyor, ancak önlem almak yerine “Bugün de düşeceğim” diyor. Türkiye, Belarus değil. Hala seçimle iktidar değiştirmek mümkün! AKP, salgın döneminde, çalışıp kazanan esnaf, memur ve işçi sınıfından oy kaybetti. Bu kesimlerin dönüşümü seçimi dönüştürür. Erdoğan Ayasofya hamlesiyle %40’lık ama kitlesine oynadı. O kesimi elinde tutmaya çalışıyor. Her iki ittifakın da %40’a yakın bir taban bloku var. Önemli olan aradaki %20’den %11’i kimin kendi tarafına çekeceği. %20’lik seçmen tabanı iktidar değişikliği durumunda muhalefetin bu enkazı kaldırıp kaldıramayacağına bakacak..."

Can Dündar bugünkü konuğu 40 yıl önce öldürülen eski CHP Nevşehir Milletvekili ve İl Başkanı Zeki Tekiner'in kızı Aylin Tekiner. Aylin Tekiner, Zeki Tekiner cinayetinin azmettiricisi olarak hüküm giyen Ömer Ay’ın İYİ Parti Nevşehir İl Başkanı seçilmesiyle, son genel seçimde Millet İttifakı'ndaki ortağı CHP‘yi buna “Dur” demeye çağırırken, 40 sene önce yaşananları anlatıyor.

Yazar Aslı Erdoğan, evine düzenlenen polis baskınını, yaşadığı tutukluluğu ve sürgüne uzanan hikayesini #TürkiyeNereye programında Can Dündar'a anlattı. Erdoğan: "Polis baskını korkunçtu ki bana “zarif” davrandılar. Kapıyı açmamla, otomatik silahı göğsüme dayamaları bir oldu. Evime düzenledikleri polis baskınında 'Kürtler Tarihi' isimli bir kitabı bile aldılar. Utanç vericiydi! Devletin birlik ve bütünlüğünü bozma maddesinden ağırlaştırılmış müebbet talebiyle tutuklandım. Yani en ağır maddeden, Öcalan’ın da yargılandığı 302 numaralı maddeden..."

Can Dündar, bu haftaki Türkiye Nereye'de Prof. Dr. Yaman Akdeniz’le yeni sansür yasasını ifade özgürlüğü, medya ve hayatımıza etkileri ekseninde değerlendiriyor. Akdeniz: "17-25 Aralık unutulmayacak ama bu yasayla beraber arşivlerden silinebilecek. Bu düzenlemeyle beraber siyasi geçmişi silmeye çalışacaklar. Sosyal medya platformlarının kullanılamaz hale getirilmesiyle sadece muhalif kesim değil herkes kaybedecek!"

Can Dündar'ın bu haftaki konuğu Baskın Oran iç ve dış politikada önemli etkiler yaratan Ayasofya kararını, 24 Temmuz'a denk getirilen açılışın siyasi perde arkasını ve Lozan ile ilişkisini değerlendiriyor.

Can Dündar’ın bu haftaki konuğu Faruk Günaltay. Günaltay, salgın sonrası eve kapanan insanların, özellikle de Netflix gibi platformlarla tanışmalarının ardından sinema salonlarına yönelik ilginin azalmasını değerlendiriyor.

Bugünkü Türkiye Nereye’de Can Dündar, Grup Yorum üyelerinden Bahar Kurt ve Seher Adıgüzel ile birlikte grup üzerindeki baskıları ve sanat hayatlarını konuştu. Grup Yorum ayrıca yeni şarkılarından birini ilk kez ÖZGÜRÜZ Radyo’da seslendirdi.

Can Dündar, TürkiyeNereye programında Hasret Gültekin'in eşi Yeter Gültekin ile Türkiye'nin kanayan yarasını, tarihinin en büyük utanç sayfası olan Madımak'ı konuşuyor. Yeter Gültekin: "Sabahattin Ali’den beri değişmeyen bir kaderimiz var. Bu sistem farklı düşünenleri yok etmiş ki muhalif olmasın, kimse eleştirmesin. Sivas’ta organize bir durum vardı. Sivas gibi küçük bir şehirde 15 bin kişinin orada spontane toplanması mümkün değil. 15 bin eylemcinin katıldığı Sivas’ın iddianamesi 20 günde hazırlandı. Sivas İdari Mahkemesi 'Devlet vatandaşını koruyamamıştır' kararı çıkartarak tazminat ödedi. Bu karar önemli çünkü tarihe bu notu düşebildik. "

Bu haftaki "Türkiye Nereye?" programında Can Dündar’ın konuğu Alice Solomon öğretim görevlisi (Sosyolog) Sezai Ozan Zeybek. Dünya olarak bir kırılma noktasında olduğumuzu söyleyen Zeybek, eriyen medya, yeni otoriter liderler, esneyen adalet kavramı ışığında sivil toplumun baskılara nasıl baş edebileceği konusunda 3 ayaklı bir siyaset modeli sunuyor. Ozan Zeybek: "Çatlak seslere çok ihtiyacımız var. Birilerine ilham vermesi için “Kral çıplak!” sesine ihtiyacımız var. Söze dayalı siyasetin sulanma ihtimali var. Bu slogan atmak haline geldiğinde işlevsizleşiyor. Yanına bir şey koymadığımız zaman altı boşalıyor. Söze dayalı siyaset bırakılmayacak bir alan ama tek başına yeterli değil. Yanına 2. bir siyaset tarzı koyarak her şeyin alternatifinin olabileceğini -sadece söylemek değil- göstermek gerekiyor; alternatif okullar, medya, sağlık sistemleri... Baskılara karşı 3 ayaklı bir siyaset modeli tasarlamak gerekiyor; söz siyaseti, alternatifler oluşturmak ve koz siyaseti. Var olan siyaseti oylarımızla meşrulaştırıyoruz. Seçimlerin adil olmadığını bildiğimiz halde her seçimde yenilerek karşı tarafın devam etmesini sağladık."

Bu haftaki "Türkiye Nereye" programında Can Dündar'ın konuğu Ahmet İnsel. Can Dündar: "Salgın bittiğinde nasıl bir dünya ile baş başa kalacağız? Pandemi güçler dengesini nasıl etkiledi? Ekonomik krizler siyasi ve toplumsal değişimlere yol açıyor. Pandemi sonrasında dünya ne ile karşılaşacak?" Ahmet İnsel: "29 Buhranı’ndan sonra 1931-32’de ABD’de işsizlik %25’lere, %30’lara varmıştı. Pandeminin yol açtığı krizin böyle bir sonuç vereceğini zannetmiyorum. Pandemi, Trump’ın Çin’e yüklenmesine fırsat verdi. Başta pandemiyi hiç ciddiye almayan ABD, sonradan salgının kendi siyaseti açısından ölüm-kalım meselesi olduğunu anladı ve sorumluluğu Çin’e attı. Kriz sonrasında üretim, tüketim merkezine yakın bölgelere çekilecektir. Birçok ülke coğrafi avantajlarını kullanmaya hazırlanıyorlar. Yapıların bozulmaya başladığı bir dönemdeyiz. DSÖ ve BM gibi kurumlar ABD’nin ayak bağı olarak görülmeye başlandı. Salgın sonrasında plazaların aslında gerekmediği ortaya çıkacak. Çalışma sürelerinin kısalması gündeme gelecek."

Bu haftaki "Türkiye Nereye" programında Can Dündar'ın konuğu New York Pratt Enstitute öğretim üyesi Kumru Toktamış. Toktamış, ABD'deki isyanı değerlendirdi: “Dünyanın en eşitsiz ülkesinde, toplumsal bir hareket ses bulmayı başardı, bu çok değerli. ABD’deki isyan dalgasının sonuçları sandığa yansıyacak; Trump kazançlı çıkabilir. Beyaz Saray protestolara nasıl bir tepki vereceğini hala bilmiyor. Dünyanın en eşitsiz ülkesinde, toplumsal bir hareket ses bulmayı başardı, bu çok değerli. Kötü senaryoda Trump kaostan korkmuş beyazların oylarıyla seçimleri kazanabilir. ABD’de şiddetin tarihi çok eski, ancak Covid19 hiç beklenmeyen bir imkan yarattı. Çünkü salgın nedeniyle siyahlar orantısız bir biçimde ölüyor."

Berlin’e yerleşen rapçi Ezhel, Can Dündar’la buluştu; Ankara’yı, zorlu ilkgençliğini, hapishaneyi, müziğini, isyanını anlattı Ezhel: 'Ezhel' Osmanlıca’da aklı bir karış havada anlamına geliyor. Hip-Hop kültüründe kendini öven değil de kendini aşağıya konumlandıran bir lakap seçmek vardır, bu alt kültüre de bir göndermedir. Bu noktaya gelene kadar sokakta gitar da çaldım, fırında da çalıştım hatta yastık fabrikasında da çalıştım. ”Çocuk işçiydik” denilebilir. Fabrika’da 1 ay çalıştıktan sonra paramı alıp eve gittiğimde, elektrikler kesikti. O noktadan sonra sorgulamaya başladım ve içimde biriken isyan müziğe yansıdı. Arabeskteki isyan kaderci, Rap bu kaderi kabul etmeyen -isyanı pratiğe dökmek isteyen- asi bir damar. Rap bir isyan müziği. Hip-hop kültüründeki başkaldırının gücü beni etkiledi. Kendi hayatımdaki problemleri bununla haykırabilirim diye düşündüm." Can Dündar: "Rap devreye girene kadar Türkiye’de rock kültüründen gelmeyen kesimin isyanını arabesk dile getiriyordu."

Can Dündar’ın bu haftaki konuğu -Hamburg Üniversitesi’nden Ortadoğu Uzmanı- Arzu Yılmaz Libya’daki son gelişmeleri ve yaşananların odak noktasındaki Türkiye’nin pozisyonunu değerlendiriyor. Can Dündar: 'Libya’da Rusya ile pozisyonlarımız nedir? Bu bizi bir çatışma ortamına sürükleyebilir mi?' Yılmaz: "Türkiye’nin, Libya’daki askeri manevrasını sürdürülebilir kılacak bir ekonomik gücü yok Libya'da bir tarafta militer bir Arap milliyetçiliği üzerinden kendisini yeniden kuran Körfez ülkeleri, diğer tarafta yayılma politikası izleyen Türkiye var. Türkiye kurduğu ortaklıklar ile sahada İslam Devleti projesi yürütüyor. Duruma Yeni Osmanlı demek durumu tam karşılamıyor. Rusya ile Türkiye’nin Libya’da bir savaşa girmesi beklenir bir durum değil."

Türkiye Nereye Gezi özel bölümünde Can Dündar, Levent Üzümcü ile Gezi'nin ortaya çıkışını, direniş günlerini ve anılarını konuşuyor.

Türkiye Nereye'de Can Dündar HDP Eski Milletvekili Sibel Yiğitalp ile Kürt meselesini, HDP'ye yönelik baskıları, kayyum ve tutuklamaları konuşuyor. Sibel Yiğitalp: "Mesele Kürtler değil. Türkiye’nin demokratikleşememesinden kaynaklı sürekli ötekileştirilen bir halk yığını var. Siyaset çözüm bulma sanatıdır. O çocukların dağa gitmesini istemiyorsanız Türkiye’yi demokratikleştirmeniz gerekiyor! Yönetim anlayışı açısından HDP büyüdükçe, CHP küçülecek. Ama halkların demokratikleşmesi açısından en kıymetli çözüm bir araya gelmektir." Can Dündar: “HDP, örgütle arasına mesafe koysun” söylemine karşı, konuştuğum her HDP’li aslında aynı tabandan bahsedildiğini söylüyor. Ben başından beri HDP’yi barış için bir fırsat olarak görüyorum. Bu ülkede demokratik bir çözüm olacaksa HDP arada katalizör bir rol oynayacak.

Can Dündar’ın konuğu Prof. Dr. Baskın Oran ile birlikte Türkiye’nin dış politikasını ve bunun iç politikaya yansımalarını konuşuyor. Baskın Oran, “Avrupacılar” ve “Avrasyacılar” arasında kıyasıya mücadelenin devam ettiği bu süreci mevcut iktidar üzerinden değerlendirirken, sürecin teorik arka planını anlatıyor. Can Dündar: 2. Dünya Savaşı sonrası yüzünü tamamen Batı’ya dönen Türkiye’de bu süreç son dönemde kırılıyor mu? Baskın Oran: "Türkiye’nin Batı’ya dönük bu çizgisi kırılmadı, şu anda yaşadığımız süreç Erdoğan rejimi ile ilgili. Erdoğan tamamen iç politikaya oynuyor. Türkiye Batı’dan kopmaz. Bunlar ‘Avrasyacılık’ değil, iç politika hamleleridir."

Seyran Ateş, Almanya’da yaşayan Kürt ve Türk kökenli bir avukat, kadın ve insan hakları savunucusu. ‘İslam’ın cinsel devrime ihtiyacı var!’ diyen Ateş, Berlin’de açtığı cami ile Almanya’nın ilk kadın imamı oldu, büyük ilgi çekti, tartışma yarattı. “Muhafazakar ama din konusunda aydın“ olarak tanımladığı bir ailede büyüyen Ateş, üniversitede hukuk okuduğu dönemde uğradığı bir silahlı saldırıyla, ilahiyatın hayatına nasıl girdiğini anlatıyor. ‘Özellikle 11 Eylül saldırısından sonra Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlere Türk veya göçmen olarak değil Müslüman olarak bakmaya başladılar’ diyen Ateş, İslam’ı kendi görüşleri ile harmanlayarak açtığı camisini anlatıyor.

Mustafa Altıoklar, Türkiyeli bir yönetmen, yapımcı, senarist, oyuncu ve fizyoterapist. Bir doktor olarak, Erdoğan’a ‘Narsistik kişilik bozukluğu‘ teşhisi koyduktan sonra yargılandı; yargılanma sürecinde Almanya’ya yerleşti. Berlin’de “B’act Academy“ adında bir oyunculuk okulu kurdu. Programda Almanya’daki ve Türkiye’deki film-sinema sektörünü değerlendiriyor. Alman sinema sektöründe yoğun bir Alman kültür dominasyonu olduğunu ve ancak gaspçı, tecavüzcü, fahişe, mafya gibi roller olduğunda Türkiyeli cast listelerine baktıklarını söylüyor.

Can Dündar'ın bu haftaki konuğu Caner Aver. Aver, Essen Türk Araştırmaları Merkezi'inde araştırma görevlisi. Araştırmalarında entegrasyon/uyum ve göç konularını ele alıyor. 1960’larda Almanya’ya göç eden Türkiyelilerle, günümüzde Almanya’ya gelen siyasi mülteciler arasındaki farklılıkları ele alıyor. Son dönemde, Türkiye’den Almanya’ya başlayan nitelikli göç üzerine çalışmalar yürütüyor. Bunun uzun vadede Türkiye’de yol açabileceği sorunları ve Almanya’ya sağlayabileceği katkıları anlatıyor.

Psikolog Hacı Halil Uslucan, Türkiye ve Entegrasyon Araştırmaları Vakfı direktörü ve Duisburg-Essen Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Özellikle göç alanında çalışmalar yapmakta. Bu programda bir psikolog olarak kimlik meselesini değerlendiriyor. Özellikle aileleri 2-3 kuşaktır Almanya’da yaşayan Türkiyeli gençlerin yaşadığı aidiyet sorununu anlatıyor. Almanya’da doğup büyüyen Türkiye kökenli insanların Erdoğan’a oy verip rejimi desteklemesinin psikolojik zeminini anlatıyor.

Can Dündar'ın bu haftaki konuğu Barış Sulu. Sulu, LGBTİ hareketinin aktivistlerinden… 2015 seçimlerinde HDP’den aday oldu. O süreçte hedef gösterilince partneri ile Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı. Berlin’e yerleştiler. Burada sürgün hayatı yaşıyor. Bu programda, Türkiye’deki LGBTİ hareketini, farklı cinsel kimlikler üzerindeki politik baskıyı, homofobiyi, trans cinayetlerini anlatıyor.

Can Dündar'ın bu haftaki konuğu Psikiyatrist Engin Akın. Akın, Türkiye’de artan şiddet olayların arka planında yatan sebepleri anlatıyor. “Aslında Türkiye’de şiddet hep vardı, hassasiyet arttıkça, görünürlüğü mü arttı, yoksa son dönemde iktidarın yarattığı baskı ortamı, toplumda bir travmaya mı neden oldu?“ Akın, bu soruyu yanıtlarken Türkiye toplumunun geçtiği sancılı süreci psikolojik açıdan değerlendiriyor. Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli insanları, Erdoğan’ın baskı rejimine oy vermeye iten psikolojik sebepleri ise ‘Stockholm sendromu’ örneğiyle anlatıyor.

Can Dündar'ın bu haftaki konuğu karikatürist Serkan Altuniğne. Türkiye onu, Penguen Dergisi‘ne çizdiği “Bobo“ adlı köpek karakteriyle tanıdı.Serkan Altuniğne, bu programda Türkiye’de mizahı ve mizah dergilerinin durumunu tartışıyor. Sosyal medyanın mizaha etkisini ve mizahın mecra değiştirmesiyle şekil değiştirmesini anlatıyor. Charlie Hebdo saldırısının ve Türkiye’de artan baskının mizaha etkilerini, mizah dergilerinin neden batmakta olduğunu değerlendiriyor.

Can Dündar'ın bu haftaki konuğu Hilmi Tezgör. Dr. Hilmi Tezgör, Duisburg Essen Üniversitesi’nde Türk Araştırmaları Enstitüsü’nde (Turkistik bölümünde) öğretim görevlisi olarak çalışıyor. ‘Karşılaştırmalı Edebiyat’, ‘Edebi ve Kültürel çalışmalar’, ‘20. Yüzyıl Türk Edebiyatı’, ’Müzik ve Edebiyat’ alanlarında çalışmalar yürütüyor. Tezgör, bu programda Türkiye edebiyatının bugününü ve yarınını değerlendiriyor. Almanya’da doğup büyüyen Türkiye kökenlilerin Türkçe diliyle ve genç kuşağın edebiyatla ilişkisini ele alıyor. Cumhuriyet dönemindeki edebiyatla bugünün edebiyatını kıyaslarken, bugünün Türkiye’sini tanımlayabilecek edebi akımların olup olamayacağını ve kalitede rekabet edip edemeyeceklerini değerlendiriyor.

Can Dündar'ın bu haftaki konuğu Ümit Akçay. Doç. Dr. Ümit Akçay, Berlin Ekonomi ve Hukuk Üniversitesi’nde (Berlin School of Economics and Law) öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Akçay, Türkiye tarihinin en büyük krizi olan 2001 kriziyle iktidara gelen AKP’nin aldığı iktisadi kararların ve izlediği politikaların bugün yarattığı ekonomiyi ele alıyor. Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana dönem dönem iktidarların sahiplendiği ekonomik modellerin topluma ve ekonomiye yansımalarını anlatıyor.

Almanya doğumlu başarılı boksör Ünsal Arık Tekirdağ’daki bir boks maçında ringe “Bu ülke Atatürk’ün, Tayyip’in değil' yazılı tişörtle çıktıktan sonra hayatı başka bir yöne evrildi. Hem Almanya’da hem de Türkiye’de Erdoğan hükümetini destekleyenler tarafından tehditler aldığı için bir süre Almanya tarafından koruma altındaydı. Uluslararası şampiyonluklarıyla başarılı bok kariyerine devam eden Arık, sokaklarda yaşadığı dönemden bir anda sıyrılıp kendini siyasetin tam ortasında buluyor. Kendi hikayesini anlatırken, Almanya’da yaşanan ırkçı saldırılar ışığında özellikle son dönemde yükselen sağı değerlendiriyor.

Can Dündar, Erk Acarer ile Suriye Savaşı'ndan bugüne radikal islamcı grupları, IŞİD saldırılarını ve Erdoğan'ın Suriye stratejisini konuşuyor. Erk Acarer: "ÖSO’nun yapısal olarak selefi zihniyet ve IŞİD’den çok ayrı olmadığını biliyoruz. Ethem Sancak’a ait çok sayıda Kirpi ve Bayraktar’a ait İHA gönderiliyor.''

Can Dündar'ın bu haftaki konuğu Barbaros Şansal. Barbaros Şansal Türkiyeli bir moda tasarımcısı kendi tabiriyle Terzi Yamağı. Türk hükümetini ve hükümete oy verenleri eleştirdiği bir videoyu sosyal medyada yayınladıktan sonra hedef gösterildi. Kıbrıs'tan Türkiye'ye gelirken, İstanbul'daki havaalanında linç saldırısına uğradı. Tutuklandı, bir süre Silivri cezaevinde kaldı. Bu programda, yaşadığı saldırıyı ve Türkiye’de dünden bugüne linç kültürünü anlatıyor.

Can Dündar‘ın bu haftaki konuğu Türkiye İşçi Partisi milletvekili ve tiyatrocu Barış Atay. Diktatör adlı tiyatro oyunu yasaklanan Atay, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde dünden bugüne sanatçı ile devlet arasındaki ilişkiyi ve özellikle bugünün Türkiye’sinde kültür ve sanatın siyasetle ilişkisini değerlendiriyor. Türkiye’nin kültür siyasetini değerlendirirken, Türkiye’de muhalif bir sanatçı ne anlama geldiğini açıklıyor.

Can Dündar'ın bu haftaki konuğu Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkanı Hüseyin Mat. Mat, Türkiye’de bir türlü çözüme kavuşamayan, son dönemde kapılara konan kırmızı çarpı işaretleriyle yeniden gündeme gelen Alevi meselesini anlatıyor. Alevi açılımını, Cumhuriyet’ten günümüze Alevi katliamları, tekçilik üzerine kurulan devletlerde dini azınlık olarak yaşamayı, Diyanet İşler Başkanlığı‘nı ve siyasal İslam’ı, iktidarın dine dayalı politikaları ışığında değerlendiriyor.

Hatip Dicle, eski Diyarbakır Milletvekili ve siyasetçi. 15 yıl cezaevinde kaldı ve bugün Almanya’da sürgünde. Hatip Dicle, bugünün Türkiye’sini; ekonomi, tutuklanan belediye başkanları, kürt meselesi ve alınan savaş kararları ışığında ele alıyor. Barış sürecinde Öcalan ile görüşen heyetin içinden biri olarak, masanın neden ve nasıl devrildiğini anlatıyor. Erdoğan’ın İstanbul İl Başkanı iken söylediği ’Kürt sorunu, ancak iki kesimli federasyon ile çözülebilir.’ sözünü hatırlatan Dicle, Erdoğan’ı, stratejisini ve radikal İslam çizgisini değerlendiriyor.

Can Dündar’ın sunduğu ''Türkiye Nereye'' adlı programın ilk konuğu barış akademisyenlerinden Aysuda Kölemen. Kölemen, karşılaştırmalı siyaset bilimcisi ve şu anda Bard College Berlin’de öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Sosyal devlet ve sosyal devlet bağlamında özellikle cinsiyet rolleri üzerine çalışmaları var. Tarihten ve dünyadan örneklerle sosyal devletin yeniden inşasını anlatırken, bugünkü Türkiye’nin sosyal koruma sisteminin (muhafazakar modelin) kadını ‘kutsal anne söylemi’ne ve ‘ev kadınlığı’na nasıl ittiğini açıklıyor.