Filtra per genere
Bu kanalda yerli ve yabancı yazarlara ait şiir, öykü ve romanları dinleyebilir, bazen de ilgimi çeken konular üzerine gerçekleştirdiğim sohbetlere konuk olabilirsiniz. Herkese keyifli dinlemeler… ▫️ Youtube: Canca Şeyler (https://www.youtube.com/channel/UCokT5vpQVwaioDfAU2mcHtg) ▫️ Twitter: @_cancaseyler ▫️ Instagram: @cancaseyler #şiir #seslikitap #sohbet
- 276 - Şükrü Erbaş - İnsanın Acısını İnsan Alır
Şükrü Erbaş - İnsanın Acısını İnsan Alır Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "...insan bağışlayarak yener yanlışı. insanın acısını insan alır. iyilik böyle kolay yenilmez..."
Fri, 26 Jul 2024 - 06min - 275 - Öykü | Oktay Akbal - Büyükbabam ve Ben
Öykü: Oktay Akbal - Büyükbabam ve Ben Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "TENTELİ bir arabaya binerdik. İstasyonun önünde sıra sıra dururlardı. Arlan mavili kırmızılı kurdelelerle süslü... Tren yolculuğu uzun sürerdi. Yoksa bana mı öyle gelirdi? Bir bayram sabahıdır, Şehzadebaşı'nda kırmızı bir tramvay bizi Köprüye götürmüştür. Bir vapur bizi beklemektedir. Haydarpaşa' da da bir tren.. Feneryolu, Kızıltoprak. Bakardım pencereden gerçekten bu yerin toprakları kızıl mı diye! Sonra Göztepe, derken Erenköy ... Hep boynu eğik dururum resimlerde. Neden, bilinmez. Küçük yaşta babasız kalacağımın belirtisi mi, bir önsezi mi? Oysa mutlu olmalıydım. Annem, babam evimiz!.. der Ziya Osman Saba, daha ne olsun? Bakıyorum çekmelerdeki eski fotoğraflara, hepsi birbirine benziyor. Solgun, mahzun, düşçü bir çocuk. .. Okul fotoğraflarında çevremdeki çocuklara bakıyorum : Dimdik durmuşlar, ateşli bakışları yıllardır sönmemiş, kendilerine güven içindeler. .. Bir hüzün var benim resimlerimde! Beni içinde yaşadığım mutluluktan koparan bir şeyler. .. Bir korku mu? Gelecek yılların tatsız bunalımlarının kuşkusu mu? Niye mahallenin öteki çocukları gibi cami avlusunda top ardında koşmuyordum, niye kapı önlerinde bilye oynamıyordum, niye aşağı mahallelerdeki taş kavgalarına katılmıyordum? Varsa yoksa dergilerdi, kitaplardı, filmlerdi dostlarım, arkadaşlarım ..."
Mon, 08 Jul 2024 - 23min - 274 - Öykü | Ümit Ahmet Duman - Terk Etmeyen Yalnızlığım
Öykü: Ümit Ahmet Duman - Terk Etmeyen Yalnızlığım Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Dedim sana dostum, yalvardım o gece, beni benle yalnız bırakma diye. Sen ise o izbe bile diyemeyeceğim, kıt ışıklı köhne odada dördüncü olmayı tercih ettin. Ne anlıyorsan o meretten, aynı laflar, aynı sözler, kinlenmeler, ortaklıklar, taş çalmalar… Düzenbazlıkları öğrendiğin, ilk sigaranı dudaklarına sürdüğün, ilk aşklarını korkusuzca paylaştığın hücreyi tercih ettin, yuh olsun sana. Korkarım efkârlandım, dolunayda bir fena bu akşam, ilkokulumuzun arka duvarına dayayacağım sırtımı, sana sormadım ama, param bir litrelik köpek öldürene yettiğinden, açtırdım da şişeyi mahalle bakkalı abime, “Ooo delikanlı gene efkârlanmışsın bu gece afiyet olsun,” sözleri ile yollandım düş dünyama."
Sun, 30 Jun 2024 - 09min - 273 - Öykü | Belgin Usta Güç - Yokum
Öykü: Belgin Usta Güç - Yokum (İshak Edebiyat, 2024) Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş " On… Dokuz… Sekiz. Git başımdan. On… Dokuz… Sekiz. Belki daha hızlı saymalıyım. Sıfıra kadar saydığımda gitmiş ol. On… Dokuz… Sekiz. Neden gitmedin? Öyle dediler, gitmen gerekirmiş. Bak sayılar yine hırpalıyor beni. On, dokuz, sekiz, yedi. Dur, kaybolma, sıfıra kadar zaman var, gitme, biraz daha kal. Dün bulaşıkları yıkarken sesini hatırlamadığımı fark ettim. Dehşete kapıldım. Konuş benimle, sesini özledim. Ama en çok gamzeni. Sonra ıslık çalışlarını, apartmana girdiğinde merdivenlerden gelen ıslığını, çok içtiğin için son yıllarda belirginleşen göbeğini, özensizce kestirdiğin saçlarını, ağaran sakalını, kirli gözlüklerini, seviştiğimizdeki terinin kokusunu. Yüzündeki şu kırmızı lekeyi neden silmedin? Ne zaman bu kadar acımasız oldun sen?"
Sun, 23 Jun 2024 - 09min - 272 - Konser Mumu - Yusuf Can Gökkaya
Konser Mumu Yazan & Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "İnanmak işte: eylemi baki, şekli dilediğimiz gibi..."
Sun, 26 May 2024 - 03min - 271 - Öykü | Ankara Expresinde Zaman - Emame Akman Harmancı
Öykü: Ankara Expresinde Zaman - Emame Akman Harmancı Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Rayların üzerinde akıp gidiyordu tren. Vagonların altından gelen düzenli tıkırtılar uykusunu getirmişti. Birkaç saat daha yolu vardı İstanbul’a. Cama başını yaslayıp yemyeşil manzarayı seyre koyuldu. Uzun sürmesine rağmen seviyordu tren yolculuklarını. İnsanların uğramadığı ıssız ormanların ve heybetli dağların arasından geçerken kendini bitimsiz bir maceranın kahramanı gibi hissediyordu. Biraz ilerideki camın bir tanesi açıktı. Hoş bir serinlik doluyordu içeri. Beraberinde mis gibi bir orman havası. Gözlerini yumdu. Birkaç dakika sonra ağırlaşan göz kapaklarını açtığında yağmurun hafifçe çiselediğini gördü hayal meyal. Cama düşen narin damlacıkları izlemeye mecali kalmadı. Tatlı bir uykunun kollarına teslim oldu."
Wed, 01 May 2024 - 20min - 270 - Öykü | Sait Faik Abasıyanık - Şehri Unutan Adam
Öykü: Sait Faik Abasıyanık - Şehri Unutan Adam Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Çoktan beri şehre inmemiştim. O gün insanları sevebilmek arzusuyla otelin kapısını açtığım zaman, karşıma ilk çıkan insan, bir küfeci çocuğu oldu. Kirli, soluk yanaklarına, çıplak ayaklarına merhametle değil, sevgi ile baktım. Zaten otelin kapısından bu niyetle çıkmamış mıydım?"
Sun, 10 Mar 2024 - 09min - 269 - Öykü | O.Henry - New York'u Nasıl Sevdi?
Öykü | O.Henry - New York'u Nasıl Sevdi? Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Raggles'in başka birçok özelliğinden başka üstelik bir de şairliği vardı. Serseri diye anılıyordu, ama bu ona düşünür sanatçı, gezgin, doğa bilimci, kâşif demenin dolambaçlı bir biçimiydi. Aslında şairliği bunların hepsinin üstündeydi. Raggles yaşamında tek bir dize yazmış değildir; o şiirlerini yaşardı. Başyapıtını yazmaya girişseydi ortaya iki satırlık saçma bir beyitten başka bir şey koyamayacaktı. Ama biz esas olarak onun şairliği üzerinde duralım, ilerisine gitmeyelim. Raggles kâğıda kaleme başvurmak zorunda kalsaydı kentler üzerine şiirler yazardı. Kadınlar aynadaki yansımalarını, çocuklar kırılan bir bebekten kopan parçaları, yaban hayvanları üzerine yazı yazanlar hayvanat bahçelerindeki kafesleri nasıl gözden geçirirlerse o da kentleri öyle incelerdi. Raggles için bir kent birçok insanı içine alan bir tuğla ve harç yığını değildi. Birçok yaşamı bir araya getiren; kendine özgü bir çeşnisi, kendine özgü duyguları ve benliği, kendine özgü bir ruhu olan, şairane bir varlıktı."
Sun, 03 Mar 2024 - 16min - 268 - Şiir | Ümit Yaşar Oğuzcan - Dağ RüzgarıFri, 02 Feb 2024 - 03min
- 267 - Şiir | Ümit Yaşar Oğuzcan - Her Sabah Seninle Başlar
Şiir: Ümit Yaşar Oğuzcan - Her Sabah Seninle Başlar
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
Müzik: Can Atilla - Hamamda İlk Gözyaşları
"Önce gözlerin girer odamdan içeri Sonra ellerin, saçların dudakların Bir bir hatırlarım Her sabah senin olan ne varsa Yüzüm aydınlanır Şarkılar söylemek gelir içimden Yakında bir kuş öter Uzaklarda bir tren sesi Sonra kornalar, çocuk ağlamaları Vapur düdükleri Sesler bir uğultu halinde yükselir büyük şehirlerden Ve alışılmış bir yaşamaktır çöker omuzlarıma Sarar benliğimi birden Büyük, devamlı dalgalar halinde duygularım Her sabah seninle başlar Ve ben her sabah Ta içimde bir ağrı gibi yokluğunu duyarım Her sabah Rezil insanlar bekler her köşebaşında beni Yüzleri, yürekleri kadar kirlidir Biri gider, biri gelir Biri gider, biri gelir Yakamda duygusuz iğrenç elleri Ve soğuk gözbebekleri gözlerimde O alışılmış yaşamak ki her sabah İğreti bir elbise gibi durur üzerimde Bir isyandır sarar içimi Her şeyi üzerimden çıkarıp atasım gelir Fakat insanlar, insanlar bırakmaz beni Biri gider, biri gelir Hep aynı ses, aynı şarkı Aynı sağır gökyüzü Dilsiz bir deniz Kör bir düzen Hep aynı kör döğüşü Yalancı yüzler, aptalca bakışlar O iki yüzlü selamlar Hep aynı tempoda geçen manasız bir gün Hep o değişmeyen puslu ikindi üstleri Ve hep aynı yorgun, zoraki akşamlar Ya o geceler satılmış, utanç dolu Büyük avizelerin aydınlattığı sefil yüzlerimiz Renkli kumaşlar, altın kol düğmeleri Kristal kadehlerde kral içkiler O hesaplı dostluklar Satın alınmış sevgiler Ben alışılmış şeyleri sevmem, bilirsin Yaşamaksa dilediğim gibi yaşamalıyım Sevmekse gönlümce sevmeliyim Kendi ellerimle yazmalıyım alın yazımı Ölmekse istediğim anda ölmeliyim ve yaşıyorsam Her şey bambaşka olmalı seninle Alışılmış şeylerden öte Yalanlardan, düzenlerden uzak Yeter, yeter artık Dönmesin o eski plak Her şey gölümüzce olsun Bulsun Dilediği zaman ellerim ellerini Paylaşalım seninle bütün geceleri Sabahları, akşam üzerlerini Görülmemişi görelim, tadılmamışı tadalım Şarkılar söyleyelim kimsenin bilmediği Yüzüm her zaman aydınlık olsun aydınlığında Her zaman sevgiyle gülsün gözlerimin içi Yeter artık, yeter Kırılsın o çemberler Sarsın her yanımızı bir yaşama sevinci Ayrılıklar, kederler, gözyaşları bitsin Bütün bir ömür boyunca Seninle başlayan sabahlarım Seninle sürüp gitsin.
Sun, 07 Jan 2024 - 04min - 266 - Öykü | Ümit Yaban - Kavaklar
Öykü: Ümit Yaban - Kavaklar (İshak Edebiyat)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Sonra bir anda ismim sokakta çınladı, ben arkamı döndüm annemin koşarak bize yaklaştığını gördüm. Bir yanda Gazi abinin kırbacının sesi diğer yanda annemin sokağı inleten tiz sesi… Annem hem bağırıyor hem de ayakları önden fırlayacakmış gibi duran terlikleriyle bize yaklaşıyordu. Mesafe kısalıyor, yüzündeki anlamsız ifadede belirgin bir hâl almaya başlıyordu. Ama ben yine de annemin yüzünden geçen ifadeleri okumakta zorlanıyordum. Şah damarı nehirdeki balık kadar oynak görünüyordu. "
Sun, 07 Jan 2024 - 10min - 265 - Öykü | Çilem Dilber - Şam Şeytanı
Öykü: Çilem Dilber - Şam Şeytanı
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Kalabalığın ağır hüznünü aşıp salondan geçiyoruz. Üzerimizde onlarca ıslak bakış. Kerim’le aynı yaşlarda olduğumuzu düşünüp biraz da kızgınlık duyuyor olmalılar. O öldü siz niye hâlâ yaşıyorsunuz? Ne biçim arkadaşsınız siz? Odalarda acılı bir telaş. Yemekler, çaylar, mutfaktan taşan kadın sesleri, ara sıra yükselen yavaş yavaş kısılan ağıtlar. Kapıda ayakkabı çiftleri darmadağın. Hava çoktan kararmış, geçen zamanın farkına varmamışız. Zaman boşlukta bir yerde, ayın karanlık yüzü gibi asılı kalmış. Yetişecek bir yerimiz varmış gibi telaşlı adımlarla geçiyoruz sokağı. Burnumda helva kokusu. Bırak yemeyi daha sittinsene görmek istemiyorum. Midemde hiç geçmeyecek gibi bir bulantı. “Sen yedin mi helvadan,” diye soruyorum Halil’e. Dünyanın en önemli sorusuna cevap verir gibi adımlarını yavaşlatıp yüzüme bakıyor. Başını sağa sola sallıyor. "
Sun, 17 Dec 2023 - 19min - 264 - Öykü | Serkan Türk - Yeri Sarsılan
Öykü: Serkan Türk - Yeri Sarsılan
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Onu televizyonda gördüğümde şaşırdığımı söyleyemem. Her yerde karşımıza çıkabilecek tipte bir insandı. Kamyonun kasasına çıkmış kavun tartarken, komşu teyzenin odasını boyarken, mahalle arasında top sektirirken gördüğümde nasıl çakılı durduysam yerimde ekranda boy boy fotoğraflarını gördüğümde de öylece kaldım.
Kaybolmuş.
Böyle bir şeye ihtimal vermedim. Karabatak gibi zaman zaman ortalarda gözükmez sonra birden pat diye bakkalla tavla oynarken denk gelirdim ona. Parkta çocukların balonlarını şişirirken yahut ağaçları budarken."
Mon, 04 Dec 2023 - 07min - 263 - Öykü | Mehmet Ali Kaba - Need A Job Done?Sun, 26 Nov 2023 - 15min
- 262 - Öykü | Anıl Çetinel Örselli - Foto... Foto...
Öykü: Anıl Çetinel Örselli - Foto... Foto... (İshak Edebiyat)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Tabelayı okumak için iyice yanaştım.
Foto Günay.
Gözümü kıstım, baktım olmuyor yakın gözlüğünü çıkardım iç cepten. Taktım. Numarası mı büyümüş nedir. Okumaya gayretlendim.
Fo…to Gü…nay
Elimdeki kâğıtta yazanla tabelayı karşılaştırdım. Doğru!
Kendi el yazım bile yabancı geliyorsa artık bana... Yok, yok, o kadar kocamadım daha! Alelacele not aldıysam zaar. Damatların diz çöktüğü, gelinlerin de tebessüm ettiği o yalancık fotoğraflardan mütevellit camekanın önünde böylesi oyalanınca içeriden çırak fırladı hemen.
“Yardımcı olalım dayı! Vesikalık mı?”
Sun, 19 Nov 2023 - 08min - 261 - Öykü | İrem Nas - Kızlar Kalpli Şeyleri Sever
Öykü: İrem Nas - Kızlar Kalpli Şeyleri Sever (İshak Edebiyat)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
Oysa kalp bir görme organı değil
Âşıklar ve küçük kızlar için bir kurabiye biçimidir.
“Ben bu adamla evlenmeye nasıl karar verdim biliyor musun Hakan’cığım,” diyor, Vedat Abi’nin Sevoş’u.
Stiletto model protez tırnaklarını Cartier kolyesinin zincirinin üstünde gezdiriyor. “İkinci ay dönümümüzde senin bu Vedat Abin bana kurabiye yapmıştı. Hem de kalpli, inanabiliyor musun? İşte o zaman ben bu adamla evlenirim, dedim.”
Sevoş, Vedat Abi’ye dudaklarını uzatmaya gerek duymadığı bir öpücük gönderiyor. Vedat Abi, Beymen gömleğinin cebine pat pat vurarak eyvallah ediyor ona. Bu öpücüğün eylemsizliğinin masama bırakılan faturasını gider gösterip vergiden düşebilir miyim, diye düşünüyorum. Dolgulu bir dudağı öpmenin neye benzediğini merak ediyorum. Sen kapıdan girene kadar tabii. Çünkü seni gördüğüm anda vergiden düşülecek bütün faturalar origami kuşlara dönüşüp ofisin içinde uçmaya başlıyor.
Sun, 12 Nov 2023 - 10min - 260 - Öykü | Cem Alan - Cansever'in Elli Tonu
Öykü: Cem Alan - Cansever'in Elli Tonu (İshak Edebiyat)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
“Lan okul kapalı Apço, yaz tatilindeyiz. Nasıl kazan dairesine girecekler?” dedim. Yalan olduğunu biliyordum ama gene de müthiş içim sıkılıyordu. Uygar Abi orta sondan sonra okula gitmemişti, lise çağındaydı ama çeşitli işlerde çalışan bir erken büyüyendi. Şimdi bir gazete bayisinde çalışıyor, her seferinde dayanamayıp porno dergilerin siyah poşetini yırtıp okuduğu için de patronundan düzenli olarak dayak yiyordu.
“Tahsin abinin oğlu lan adam, kazan dairesinin anahtarı var evlerinde,” dedi. Tahsin abi okulun temizlik işçisiydi. Mantıklı konuşmuştu Seyit. Gerçek olabilirdi. Ağzına bir iki çekirdek daha attı. “Dün, öğlenleyin ikide Melis’i buraya getirip si...” derken iki elimle yakasına yapıştım.
Sun, 05 Nov 2023 - 26min - 259 - Öykü | A. Emre Navgasın - Zalim
Öykü: A. Emre Navgasın - Zalim (İshak Edebiyat)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"İnsan ne zalim değil mi? Büyük kâğıdı bilerek ıslattım, bunun iki sebebi var. Birincisi canım öyle istedi, ikincisi bunca harf belki de yıllarca denize bu kadar yakın olup da hiç deniz nedir bilmeyecekti. Sence bu zalimlik olmaz mıydı?"
Sat, 28 Oct 2023 - 07min - 258 - Öykü | Gamze Güller - Kara
Öykü: Gamze Güller - Kara (İshak Edebiyat)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Anlatacağımız hikâye oldukça sıradan aslında. Bir adam var, bir de köpek. Olaylar onlarla ilgili. Köpeğin adı yok ama apartmandakiler ona Kara diyorlar. Çok da kara değil aslında. Bir iki kara lekesi var o kadar. Onun dışında sarımsı kahvemsi bir renk. Belki o karalıklar da kirdir. Yakından görmedik. Ya da çocuklar koymuştur bu ismi kim bilir. Çocukların tuhaflıklarına akıl sır ermez. Adamın adı başka ama ona da B. diyeceğiz. Öykülerdeki isimler hep eskide kalmış diye bozulanlar var. Öykü kahramanı Bulut, Berke, Buğracan olur mu? B. diyelim geçelim şimdilik. İdare etsinler. Ana babasına sormak lazım neden eski bir isim koymuşlar. Muhtemelen dedesinin adıdır. "
Sun, 22 Oct 2023 - 16min - 257 - Öykü | William Faulkner - Emily İçin Bir Gül
Öykü: William Faulkner - Emily İçin Bir Gül
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
Türkçesi: Müjde Dural
"Bekâr bayan Emily Grierson ölünce, tüm kasaba cenaze törenine katıldı, erkekler yıkılmış bir abideye gösterdikleri bir tür bağlılık ve saygıdan, kadınlarsa daha çok evin içini görme merakından cenazeye katıldılar. Son on yıl içinde hem aşçılık, hem bahçıvanlık yapan uşak dışında kimseyi görmemişlerdi.
Bir zamanlar en seçkin caddemiz olan sokakta, yetmişlerin ağır, parlak tarzında, kubbeli dekorasyonlu, sivri çatılı, yuvarlak balkonları olan, vaktiyle beyaza boyatılmış, büyük bir evdi. Fakat çırçır makineleri ve garajlar, çevredeki en saygın kişilerin evlerini bile bozmuştu, sadece Bayan Emily'nin evi kalmıştı ki, o da göz zevkini bozan benzin pompaları ve pamuk kamyonlarına karşın, inatla ve koketçe yavaş yavaş çürümekteydi. Ve şimdi Bayan Emily de Jefferson muharebesinde ölen kimi rütbeli, kimi isimsiz Konfederasyon ve Birlik askerlerinin arasında, beton mezarlıkta yatan diğer saygın isimlerin temsilcilerinin yanma gidiyordu. Bayan Emily, sağlığında kasabalılar için adeta miras kalmış bir gelenek, görev, bir çeşit yükümlülüktü; 1894'te, zenci kadınların önlük giymeden sokakta dolaşamayacaklarını ilan eden belediye başkanı Albay Sartoris, kadının babası ölünce, onu vergiden muaf tuttuğu günden beri böyleydi. Bayan Emily böyle bir ianeyi kabul etmeyeceği için de, Albay, kadına babasının vaktiyle kasabaya kredi verdiğini ve kasabanın bu krediyi iş icabı bu şekilde ödeyecekleri yalanını uydurmuştu. Ancak Albay Sartoris gibilerin nesli ve düşüncesi böyle bir yalan uydurabilir ve ancak bir kadın bu yalana inanabilirdi."
Fri, 20 Oct 2023 - 21min - 256 - Öykü | Hakan Sarıpolat - Kelime Toplayıcısı
Öykü: Hakan Sarıpolat - Kelime Toplayıcısı (İshak Edebiyat)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"
İşimi soranlara, “Kelime toplayıcısıyım,” diyorum. Anlamaz gözlerle bakıyorlar yüzüme. Sanki yalan söylüyormuşum ya da delirmişim gibi… Aslına bakarsanız haksız sayılmazlar. Yazmak biraz da deli işi değil midir?
Kendimi bildim bileli bu işi yapıyorum. Her sabah gün ışır ışımaz sokaklara atılıyor, yüzlerce kelime topluyorum. Sonra eve dönüp topladığım kelimeleri masanın üstüne döküyor ve onlarla oynamaya başlıyorum. Betimlemelerle süslediğim cümlelerin arasında boğuluyor, bazen de postmodern bir kurgunun içinde kayboluyorum. Üstkurmaca ekliyorum, olmadı altkurmaca diye bir şey uydurmaya çalışıyorum. Cümlelerin altını üstüne getirip bir de öyle bakıyorum. Sonra kahve koyup sigara yakıyor, kelimelerle yeniden oynamaya başlıyorum.
Kahve bitiyor, sigaralar bitiyor ama öykü bir türlü bitmiyor. Aslında kelimelerin benimle oynadığını anlayınca başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor. Oyunu yöneten kişiyken bir anda piyona dönüşmüş olmayı hazmedemiyorum. Nihayetinde anlamsız cümlelerle dolu sayfaları paramparça edip ağzımdan köpükler saçarak üstlerinde tepiniyorum."
Sun, 15 Oct 2023 - 20min - 255 - Öykü | Ayla Burçin Kahraman - Annemin Babası
Öykü: Ayla Burçin Kahraman - Annemin Babası (İshak Edebiyat)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
“On dakikaya kalkıyoruz,” dedi şoför, “geç, istediğin yere otur. Bomboş gidip geliyoruz kaç zamandır, herkes yaylada. Mazot parası denkleşmez oldu yeminle.”
Bıraksam hiç susmadan anlatacak. Elimde tuttuğum zarfı uzattım,
“Buraya gitmek istiyorum,” diyerek kestim sözünü. Bozulsa da belli etmedi, zarfın üzerinde yazan adrese şöyle bir göz attı.
“Minibüs oraya kadar çıkmaz aslanım. Senin gideceğin yer, ötede. Çok yukarıda,” dedi, “başka araba da yok, mecbur yürüyerek çıkacaksın,” diye ekledi. Bindim. Minibüs boş."
Fri, 13 Oct 2023 - 16min - 254 - Şiir | Edip Cansever - Mendilimde Kan Sesleri
Şiir: Edip Cansever - Mendilimde Kan Sesleri Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya " Her yere yetişilir Hiçbir şeye geç kalınmaz ama Çocuğum beni bağışla Ahmet Abi sen de bağışla Boynu bükük duruyorsam eğer İçimden öyle geldiği için değil Ama hiç değil Ah güzel Ahmet abim benim İnsan yaşadığı yere benzer O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer Suyunda yüzen balığa Toprağını iten çiçeğe Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine Konya’nın beyaz Antep’in kırmızı düzlüğüne benzer Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir Denize benzer ki dalgalıdır bakışları Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına Öylesine benzer ki Ve avlularına (Bir kuyu halkasıyla sıkıştırılmıştır kalbi) Ve sözlerine (Yani bir cep aynası alım-satımına belki) Ve bir gün birinin adres sormasına benzer Sorarken sorarken üzünçlü bir görüntüsüne Camcının cam kesmesine, dülgerin rende tutmasına Öyle bir cıgara yakımına, birinin gazoz açmasına Minibüslerine, gecekondularına Hasretine, yalanına benzer Anısı ıssızlıktır Acısı bilincidir Bıçağı gözyaşlarıdır kurumakta olan Gülemiyorsun ya, gülmek Bir halk gülüyorsa gülmektir Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi. Bir güzel kadeh tutuşun vardı eskiden Dirseğin iskemleye dayalı - Bir vakitler gökyüzüne dayalı, derdim ben - Cigara paketinde yazılar resimler Resimler: cezaevleri Resimler: özlem Resimler: eskidenleri Ve bir kaşın yukarı kalkık Sevmen acele Dostluğun çabuk Bakıyorum da şimdi O kadeh bir küfür gibi duruyor elinde. Ve zaman dediğimiz nedir ki Ahmet Abi Biz eskiden seninle istasyonları dolaşırdık bir bir O zamanlar Malatya kokardı istasyonlar Nazilli kokardı Ve yağmurdan ıslandıkça Edirne postası Kıl gibi ince İstanbul yağmurunun altında Esmer bir kadın sevmiş gibi olurdun sen Kadının ütülü patiskalardan bir teni Upuzun boynu Kirpikleri Ve sana Ahmet Abi uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki Sofranı kurardı Elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı Cezaevlerine düşsen cigaranı getirirdi Çocuklar doğururdu Ve o çocukların dünyayı düzeltecek ellerini işlerdi bir dantel gibi O çocuklar büyüyecek O çocuklar büyüyecek O çocuklar... Bilmezlikten gelme Ahmet Abi Umudu dürt Umutsuzluğu yatıştır Diyeceğim şu ki Yok olan bir şeylere benzerdi o zaman trenler Oysa o kadar kullanışlı ki şimdi Hayalsiz yaşıyoruz nerdeyse Çocuklar, kadınlar, erkekler Trenler tıklım tıklım Trenler cepheye giden trenler gibi İşçiler Almanya yolcusu işçiler Kadınlar Kimi yolcu, kimi gurbet bekçisi Ellerinde bavullar, fileler Kolonyalar, su şişeleri, paketler Onlar ki, hepsi Bir tutsak ağaç gibi yanlış yerlere büyüyenler Ah güzel Ahmet Abim benim Gördün mü bak Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar Ve dağılmış pazar yerlerine memleket Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile Gelse de Öyle sürekli değil Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün O kadar çabuk O kadar kısa işte o kadar. Ahmet Abi, güzelim, bir mendil niye kanar Diş değil, tırnak değil, bir mendil niye kanar Mendilimde kan sesleri."
Mon, 09 Oct 2023 - 05min - 253 - Öykü | Knut Hamsun - Orta Boy Bir Sinek
Öykü: Knut Hamsun - Orta Boy Bir Sinek Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya "Onunla dostluğumuz bir gün ben yazı yazarken başladı. Açık duran penceremden uçarak içeriye girmişti. Saçlarımdaki tuvalet ispirtosunun kokusundan sarhoş olmuş olacak ki, tepemde fırıl fırıl dans etmeye koyuldu. Bir iki kez onu elimle kovalamak istedim- se de, bana mısın demedi. O zaman tuttum, kâğıt makasını elime aldım. Benim kâğıt makasım hem pipo temizlemek hem de sobadaki ateşi karıştırmak için kullandığım büyük, güzel bir makastır. Duvara çivi çaktığım bile olur onunla. Hünerli ellerimde ise, müthiş bir silahtır. Onu birkaç kez sallayınca, sinek kaçıp, uzaklaştı. Aradan bir süre geçti geçmedi, sinek yine gelip dansa başladı. Ayağa kalkıp masamı kapıya doğru iteledim biraz, sinek yine peşimdeydi. "Görürsün sen," dedim içimden. Yavaşça gidip, saçlarımdaki tuvalet ispirtosunu yıkadım. Bunun bir yararı dokundu. Sinek ister istemez, gece lambasının gölgeliğine kondu, hiç kımıldamadı." Türkçesi: Yekta Ataman
Sun, 08 Oct 2023 - 11min - 252 - Öykü | Ethem Baran - O Kadar Yüksekte ki Görünmüyor
İSHAK EDEBİYAT 1000. ÖYKÜ
"İshak Edebiyat olarak 1000. öykümüzü yayımlamanın gururunu yaşıyoruz. Bu süreçte bizlere güvenerek öykülerini gönderen yazarlarımıza teşekkür ediyoruz. İyi ki varsınız."
Öykü: Ethem Baran - O Kadar Yüksekte ki Görünmüyor
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
“Yıkandın mı kel kız?” demişler, “Tarandım bile,” demiş.
Benimkisi o hesap.
O kadar tembih ettiler, durup durup hatırlattılar, ciddiye almadım; kendimden emindim çünkü. Fazla büyütüyordu arkadaşlarım. Kaçın kurasıydım ben, bu tür ucuz numaralara pabuç bırakır mıydım?
"Kulağım ağrıyor," dedim Nebahat’e, "sabaha kadar uyuyamadım."
Uzun zamandır aynı odada çalışıyorduk onunla. Adım atışımızdan, duruşumuza, bakışımızdan susuşumuza birbirimizin ne düşündüğünü, ne hissettiğini bilirdik.
"Sen yine doktora gitmeyeceğim diye tutturursun şimdi."
Thu, 21 Sep 2023 - 11min - 251 - Öykü | Sait Faik Abasıyanık - Babamın İkinci Evi
Öykü: Sait Faik Abasıyanık - Babamın İkinci Evi
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Babam, "hadi sersem," diye mırıldandı.
Biz evden içeri girerken; çocuk etrafımızda ağır ağır atları gezdiriyordu. Köy evinin içine ayak basar basmaz elbette, bir saman ve hafif tezek kokusu duyulur. Biraz daha yaklaşınca yayıkların bulunduğu yerden eskimiş bir ayran kokusu da burnumuza çarpacaktır. Dört beş ayak merdiven çıktık. Tahtaboş, muallim kürsüsüne, daha doğrusu millet bayramlarında uluorta söz söyleyen hatipler için yapılmış kürsülere benzeyen bir yerde, bir kadın namaz kılıyordu. Babam bu kürsünün beşinci ayağında, ben üçüncüsünde bir müddet bekledik."
Tue, 19 Sep 2023 - 08min - 250 - Öykü | Charles Dickens - İşaret Memuru
Öykü: Charles Dickens - İşaret Memuru
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Merhaba aşağıdaki!
Adam kendisine seslenildiğini duyduğunda, elindeki kısa sopaya sarılı bir işaret flamasıyla kulübesinin önünde duruyordu. Bulunduğu yerin doğal yapısı göz önüne alınacak olursa; insan, sesin geldiği yön konusunda adamın kuşku duymasının mümkün olamayacağını düşünürdü, ama başının hemen üstüne, benim durduğum dik yarın tepesine bakmak yerine, tam aksi yöne dönüp tren hattına baktı. Davranış biçiminde olağandışı bir şey vardı, ama ben tüm çabama rağmen ne olduğunu ifade edemeyeceğim. Bedeni derin çukurda gölgede kaldığı ve olduğundan küçük göründüğü, bense tam yukarısında, onu henüz görmeden kızıl günbatımı parıltısına gömüldüğüm ve elimi gözlerime siper etmek zorunda kaldığım dik yarın tepesinde durduğum için, davranışının dikkatimi çekecek kadar olağandışı olduğunu biliyorum.
- Merhaba aşağıdaki!"
Thu, 14 Sep 2023 - 34min - 249 - Edebiyat - Bilimsel Araştırma | Gabriel García Márquez’in Kırmızı Pazartesi Romanıyla Latife Tekin’in Sevgili Arsız Ölüm Romanında Büyülü Gerçekçilik
Edebiyat - Bilimsel Araştırma
"Gabriel García Márquez’in Kırmızı Pazartesi Romanıyla Latife Tekin’in Sevgili Arsız Ölüm Romanında Büyülü Gerçekçilik"
Büyülü gerçekçilik post-modern düşüncenin merkezini oluşturan bir akımdır. Latin Amerika’nın roman alanıyla edebiyata 1950'lerde tanıştırılan Büyülü Gerçekçilik akımı kendine Türk Edebiyatında 1980’li yıllarda yer bulmuştur. Büyülü gerçekçi roman türünü geleneksel romandan ayıran şey biçim-içerik ve roman-yazar ilişkisidir. Geleneksel romanın tersine, büyülü gerçekçilik akımıyla yazılmış romanlarda bütünlük değil parçalanmışlık vardır. Bu yüzden de biçim ve içerik açısından oldukça zengin bir akımdır. İçerisinde barındırdığı zengin kurgularla okuyucuyu sıradanlıktan ve kurallardan kurtarır. Büyülü gerçekçilik akımının tarzı adından da anlaşılacağı üzere yeni bir sanat yaklaşımı değildir; aksine, var olan sanat akımlarının yeniden yorumlanma biçimidir. Hem büyülü hem de gerçek olanı bir arada verir. Çağdaş edebiyat yazarlarından olan Gabriel García Márquez’in eserleri Büyülü Gerçekçilik akımını ilerletmiş ve okuyucuya her defasında yenilikler sunmuştur. Türk Edebiyatı’nda Büyülü Gerçekçilik akımının temsilcisi sayılan Latife Tekin, eserlerinde bu akıma yer vermiştir.
Müzik:
Kevin MacLeod adlı sanatçıya ait Fluidscape, Creative Commons Atıf 4.0 kapsamında lisanslanmıştır. https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
Kaynak: http://incompetech.com/music/royalty-free/index.html?isrc=USUAN1100393
Sanatçı: http://incompetech.com/
Bilimsel Kaynakça:
Tanrıtnır, B. C. & Çalışkan, A. M. (2017). Gabriel García Márquez’in Kırmızı Pazartesi Romanıyla Latife Tekin’in Sevgili Arsız Ölüm Romanında Büyülü Gerçekçilik . Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , 26 (1) , 302-312 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/cusosbil/issue/31939/351459
Sun, 10 Sep 2023 - 32min - 248 - Öykü | Halil Cibran - Son Nöbet
Öykü: Halil Cibran - Son Nöbet
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
Türkçesi: Candan Selman
"Gecenin bir yarısı, şafağın ilk soluğu rüzgâra binip geldiğinde, kendini henüz duyulmamış sesin yankısı olarak isimlendiren haberci, yatak odasından ayrıldı, evin terasına çıktı. Uzun uzun aşağıdaki uyuyan şehre baktı. Sonra başını kaldırıp baktı. Sanki tüm uyuyanların uykusuz ruhları etrafına toplanmıştı.
Haberci onlarla konuşmaya başladı:
"Arkadaşlarım ve komşularım ve her gün kapımdan geçenler; uykularınızda konuşacağım sizinle, uyanma saatlerinize ve kulaklarınızı sağır eden seslere aldırmadan, düşlerinizin vadisinde yürüyeceğim zorlanmadan, çırılçıplak.
Ne kadar çok uzun zamandan beri seviyorum ben sizi..."
Thu, 07 Sep 2023 - 08min - 247 - Öykü | Sait Faik Abasıyanık - Melâhat HeykeliFri, 07 Jul 2023 - 08min
- 246 - Öykü | Anton Çehov - Memurun Ölümü
Öykü: Anton Çehov - Memurun Ölümü
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Çehov, kısa güldürü hikâyelerinden, adım adım, sosyal. politik nitelik taşıyan büyük konulara geçti... Memurun Ölümü hikâyesinde, küçük bir memur olan Çerviyakov, tiyatroda aksırır ve istemeyerek, önünde oturmakta olan bir generalin dazlak kafasını ıslatır. Üst üste yaptığı beceriksizce özür dilemelerle generali çileden çıkarır. General onu terslemek zorunda kalır, memurcuk şiddetli bir ceza göreceğinden korkar ve korkusundan ölür. Gerçi bu bir hikâyedir ve bütün güldürücülüğüne rağmen, korkmuş bir insanın köle psikolojisini çok iyi anlatır."
Sun, 04 Jun 2023 - 06min - 245 - Öykü | Ali Hulki Cihan - Tehlikeli Bir Oyun
Öykü: Ali Hulki Cihan - Tehlikeli Bir Oyun (İshak Edebiyat, 2023)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
"Biraz tembellik yapmaya karar verdi. Akşamdan direktörü arayıp çok şiddetli grip olduğunu söyleyerek iki gün izin istedi, yalandan da öksürdü ama ne çok belirgin ne de çok silik, tam kararında. Bu tondaki öksürük, eğer telefonda maruz kalınırsa ahizenin diğer ucundakini hastalık konusunda ikna eder. Ama yüz yüzeyken bir işe yaramaz, herkes bilir bunu. Şefik geçen ay insan üstü bir tempoda çalıştığından saçını kestirecek zaman bulamamıştı da haftalarca çim adam gibi gezmişti. Neyse ki direktör bu izin isteğini ikiletmedi. Hatta dedi ki, “Çarşamba, perşembe izinlisin, cuma da evden çalış sen Şefikçiğim.” Kör istemiş bir göz, Allah vermiş iki göz. Fazla göze batmayan biriydi şirkette. Kendini önlere atmayıp, sessiz ve derinden gidenlerden. Aynı zamanda bekâr, yalnız yaşayan ve iflah olması zor bir zamparaydı. "
Sun, 28 May 2023 - 08min - 244 - Öykü | Anton Çehov - VankaSat, 27 May 2023 - 10min
- 243 - Öykü | Yeliz Baloğlu - Terapi
Yeliz Baloğlu - Terapi
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Hayatımdaki en büyük ikiyüzlülüktü Gönül Hanım. Altı yaşında tanıştım onunla; Bir ilkokul bahçesinde babamın beni üzerimde siyah önlük, turuncu fındıkkabuğu desenli el örgüsü hırka, sırtımda üstünde Çakmaktaşlar’ın sırıttığı kırmızı meşin çanta, kısa saçlarıma iliştirilmiş beyaz bir fiyonkla bıraktığı gün... İncecik, saçları fönlü, kırmızı rujlu, güzel yüzlü, illa ki tayyörlü eğitim neferi. Gönlünü eğitime adamış Gönül Hanım. Sıraya girmiş öğrencilerin başında duruyordu. Ben de sıranın en sonunda durdum. Boyum herkesten biraz daha uzundu. Okul hayatım boyunca da ön sıralarda oturmak pek nasip olmadı. Okuldaki ilk gün içeriye, sınıfa girdiğimizde ağlayanların, tedirgin etrafına bakanların, kaçmak için kapıyı kollayanların ortasında sakin durduğumu anımsıyorum. Çünkü ablamın bir önceki sene gidip geldiği bu esrarengiz yeri hep merak etmiştim."
Mon, 22 May 2023 - 12min - 242 - Öykü | Franz Kafka - Açlık Sanatçısı
Franz Kafka - Açlık Sanatçısı
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Son on yıldır açlık sanatçılarına olan ilgi önemli derecede azaldı. Eskiden bu tip pahalı gösteriler ortaya koymak kazançlı bir işken, bugün bu tamamen imkânsız. İki farklı zaman dilimi. O zamanlar bütün şehir açlık sanatçısıyla ilgilenirdi; bir aç kalma gününden diğerine ilgi sürekli artardı; herkes en azından günde bir defa açlık sanatçısını görmek isterdi; aç kalma gösterisi devam ettiği müddetçe, küçük kafesin önünde bütün gün oturan müdavimler olurdu; etkiyi artırmak için kullanılan meşalelerin ışığı altında açlık sanatçısını seyretmeye geceleyin bile gelenler olurdu; güzel havalarda kafes dışarı çıkarılır ve açlık sanatçısı özellikle çocuklara gösterilirdi; gösteri, sırf moda diye ilgilenen yetişkinler için genelde bir eğlence aracıyken, çocuklar ise, birbirlerinin ellerini tutarak pas kürkü içinde omurga kemikleri dışarı fırlamış, soluk benizli açlık sanatçısının, etrafa saçılmış saman yığını üzerinde, bir sandalyeye bile tenezzül etmeden öylece oturuşunu, sahte bir gülümsemeyle nazikçe kafasını sallayarak soruları cevaplayışını ve insanlar ne kadar zayıf olduğunu görsünler diye kolunu parmaklıkların arasından uzatışını, ağızları açık, şaşkınlıkla seyrederlerdi. İşte o zaman tamamen kendi içine kapanır, kimseyi, hatta kafesteki tek eşya olan saatin vuruşlarını –ki bu onun için çok önemlidir- bile umursamaz, sadece, neredeyse kapalı gözlerle dosdoğru ileri bakar ve dudaklarını nemlendirmek için küçük bir bardaktan ara sıra birkaç yudum su alırdı."
Sun, 21 May 2023 - 25min - 241 - Öykü | Franz Kafka - İlk Acı
Franz Kafka - İlk Acı
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
Alıntı:
"Bir trapez sanatçısı –çok iyi bilinir ki; çalışmaları büyük varyete tiyatrolarına ait kubbelerin yükseklerinde yapılan bu sanat, insanoğlu tarafından en zor kazanılan sanatlardandır trapeze her çıkışında aynı cesareti gösterebilmek için, önce mükemmellik adına bir çaba, sonraları ise zorba bir alışkanlık olarak, hayatını bütün gün ve gece boyunca trapez üzerinde kalabilecek şekilde düzenlemişti. Zaten son derece ikincil olan bütün ihtiyaçları da onu aşağıdan seyrederek nöbetleşe çalışan ve gerekli olan her şeyi yukarıya gönderip almak için yapılmış özel bir kutu kullanan yardımcılar tarafından karşılanırdı. Her ne kadar diğer gösteriler boyunca onun yukarıda durması –ki bunu gizlemek imkansız olduğuna göre biraz rahatsız edici olsa da böyle bir yaşam tarzı etrafındaki dünya için olağandışı zorluklar yaratmazdı ve böyle zamanlarda daima hareketsiz kalmasına rağmen seyircilerden ona bir bakış mutlaka ulaşırdı. Ama farklı idareler bundan ötürü onu hoş görürlerdi, çünkü o sıra dışı ve yeri doldurulamaz bir sanatçıydı. Ve tabii ki insanlar, onun kötü niyetinden değil devamlı idmanlı kalıp sanatını kusursuzluk içinde koruyabilmek için bu tarz bir yaşam sürdürüyor olmasını anlıyorlardı."
İstek ve önerileriniz için iletişime geçebilirsiniz.
www.instagram.com/cancaseyler
Thu, 18 May 2023 - 07min - 240 - Öykü | Franz Kafka - Küçük Bir Kadın
Franz Kafka - Küçük Bir Kadın
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"..Bu küçük kadın benimleyken çok mutsuzdur, benimle ilgili daima itiraz edeceği bir şeyler bulunur, tarafımdan sürekli haksızlığa uğradığını düşünür, her adımım onu kızdırmaya yeterlidir; eğer hayatı, olabilecek en küçük parçalara bölmek ve her parçayı ayrı ayrı değerlendirmek mümkün olsaydı, hiç şüphesiz hayatımın her parçası onu sinir edebilirdi."
Wed, 17 May 2023 - 17min - 239 - Öykü | Başar Yılmaz - Durdurun Dünyayı İnecek Var
Öykü: Başar Yılmaz - Durdurun Dünyayı İnecek Var (İshak Edebiyat, 2023)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Dünyaya yutacak gibi bakan kocaman gözleri vardı Sopa’nın. İştahla bakan o gözlerin vadettiğinden çok daha az çalışırdı kafası ama yine de benim en iyi arkadaşımdı. Çoğu kasabalının bilmediği veya unuttuğu esas adı Bayram’dı. Lakabını zayıf ve uzun olmasından dolayı koymuş zamanında birileri, kim bilir kim? Kasabanın böyle boş beleş işlere bakan, kendine abi dedirten birkaç iti vardı, muhakkak onlardan biriydi.
Sopa’nın ailesi yoksuldu ama öyle böyle değil. Altta yok, üstte yok dedikleri türden. Tek maaşlı memur evimiz yanlarında kraliyet sarayı gibi kalırdı. Annem istemezdi Sopa’yı evde. O komşuya pazara çıktığında birkaç kez getirirdim de onu bile anlardı sonradan."
Tue, 16 May 2023 - 19min - 238 - Öykü | Duygu Özsüphandağ Yayman - Maria Puder Kitabevi
Öykü: Duygu Özsüphandağ Yayman - Maria Puder Kitabevi
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
Maria Puder Kitabevi’nde sabahtır. Maria yine günün ilk ışıklarıyla inmiştir alt kata. Dükkânın kapısında henüz asma kilit varken, sokak lambaları sönmemişken daha. Eski alışkanlığıdır erken uyanmak. Bir Orhan’a erken uyanamamıştır.
Ahşap raflarla, raflardaki satırların yanına yöresine dizili rengârenk kuklalarla, bebeklerle, her yaşa göre oyuncaklarla, eski eşyayla dolu dükkânda, hikayesini ele veren tek rafa yanaşır önce. Orası içli bir memlekettir. Gorki’nin ve Pearl Buck’ın Ana’ları sırt sırta vermiştir. Betty Mahmudi, “Kızım Olmadan Asla” diyerek yaslanmıştır onlara. “Cumartesi Anneleri” toplanmıştır bir araya. “Parasız Yatılı” nasıl da parlar Füruzan renginde. Başkaldırır Tante Rosa ki Maria, kızına vermiştir adını; Sevgi Rosa. Sanmıştır ki Sevgi Soysal’ın ana babası gibidirler Orhan’la. Alman anne, Türk baba. İnsan hep benzerini aramakta. Oysa hangi öykü, bir diğerinin tıpkıbasımı ve insan nasıl da tek başına! Kaçırılmış kızı Sevgi Rosa’nın peşi sıra dolaşan anası olabilmiştir sadece. Anneliğini yaşayamamış Maria Puder’in adı, dükkânın tabelasında. Berlin’de Türkoloji okurken eline aldığı ilk kitaplardandır “Madonna”. Türkiye’de çok satılanlar listesinde olduğundan habersizdir. Buraya gelince öğrenir, sebebini düşünür. Ailesinin hayatını yaşayanların var olma hikayesidir aslında. Bilmez ki okur da işin orasında mı? Kendisi, Madonna olmayan bir Marialık arayışında… "
Fri, 12 May 2023 - 14min - 237 - Şiir | Can Yücel - Ellerimde Bir Göztaşı
Şair: Can Yücel Şiir: Ellerimde Bir Göztaşı Seslendiren & Müzik: Yusuf Can Gökkaya "Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum Ne bileyim, bir damlanın böyle deniz olduğunu Şaştım, mavi bir fal gibi açılınca önümde Giritli bir ölümüm varmış, bir balıkçı fitil gibi Patlayacakmış avucunda otuz çubuklu gençliğim Üç günde mi desem, üç gökte, üç kulaçta mı Ben ki, o camgöbeği çiçekler açan ağaç Kırılmaz bardaklar gibi tuzla buz olacakmış Ne zaman boğulsam böyle yosun kokuyordu ışık Sabahçı kahvelerde bir çiroz ötüyordu Ve dalgalarımı geçen o deniz şoförleri Böyle uyur düşlere bindirmiş gemiler Uyuklar gibi üstünde mermer masaların Bir tahta parçasıydım, osmanlı bir kazadan kalmış Yüzüyordum, islam kaptanın ahşap ayağında Öbür tahtalara öbür insanlara doğru Cumhurdu mürekkep balığı, simsiyah yüzüyordum Ne bileyim, bir korkunun böyle destan olduğunu Ağardım, nişanlayınca gece ve yavrulayan yalnızlık Ya da ilk insanın doğdugu, öldüğü dağdi Moby Dick Nefes aldıkça filbahriler köpürüyordu sulardan çanlar çalıyor kulaklarımda, yunuslar yarışıyordu Alyuvarlar, dolkuşları ve rüzgar midyeleri Dedim, dünya gibi bulut yok dünya üstünde Ellerimde bir göztaşı, gözlerim boş gidiyordum Ne bileyim, bir türkünün böyle Veysel olduğunu Açıldım, çıkmaz bir sokak gibi, kapanınca denizde."
Tue, 11 Apr 2023 - 02min - 235 - Şiir | Cemal Süreya - Üvercinka
Şiir: Cemal Süreya - Üvercinka
Seslendiren & Müzik: Yusuf Can Gökkaya
--
Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
Laleli'den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak günah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahilSenin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Birçok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar düşünüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değilWed, 05 Apr 2023 - 03min - 234 - Öykü | Ivan Turgenyev - Bıldırcın
Öykü: Ivan Turgenyev - Bıldırcın
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Şimdi size anlatacağım olay başımdan geçtiği zaman on yaşında kadar vardım.
Olay yazın geçmişti. O zaman Rusya’nın güneyinde bir çiftlikte oturuyorduk. Çiftliğin çevresinde birkaç fersah ötelere kadar bozkırlar uzayıp gidiyordu. Yakınlarda ne bir orman, ne de bir dere vardı. Pek derin olmayan, fundalıklarla kaplı sel yatakları, dümdüz bozkırı yeşil yılanlar gibi kesiyordu. Bu sel yataklarının dibinde küçük derecikler sızıyordu. Ötede beride en sarp tepelerde gözyaşı kadar berrak sularıyla kaynaklar görünüyordu. Çiğnenmiş keçi yollan oraya gidiyor, suyun önündeki cıvık çamurda kuşlarla öteki küçük hayvancıkların ayak izleri birbirini kesiyordu. İyi su, insanlar kadar onlara da lazımdı."Wed, 05 Apr 2023 - 14min - 233 - Zabel Yılmaz - Hicaz | Sesli Öykü
Öykü: Zabel Yılmaz - Hicaz (İshak Edebiyat, 2023)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Sıra sıra dizilmiş evlerin renkleri bayırdan aşağı indikçe koyulaşmaya, renkler koyulaştıkça müziğin sesi de yakınlaşmaya başlıyor. Sokak buram buram is kokuyor, üst katlardan biri çöpünü camdan fırlatıyor, alt komşu üsttekine bela okuyor. Kapının önüne halı serip oturan, pazen eteğinin lastiğini memelerine kadar çekmiş teyze sigarasını yakarken soba için odun kıran kara suratlı kocasını izliyor. Dik bayırı bitirip düzlüğe ulaştığın yerde yanık yüzlü bir kadın göğüslerinin arasından çıkardığı parayı çıplak ayaklı bir çocuğa veriyor, karşı evdeki genç kız çamaşır suyuyla kapıları fırçalıyor. Bu mahallede bütün kirler çamaşır suyuyla yıkanır çünkü. Hiçbir rengi ve hiçbir kokuyu hatırlayamadım, der gibi bakışlarını da adımlarını da daha bir yabancılaştırıyorsun sokağa."
Sun, 26 Mar 2023 - 10min - 232 - Büşra Yabanigül - Tanıdık Bir Film | Sesli Öykü
Sesli Öykü
Büşra Yabanigül - Tanıdık Bir Film (İshak Edebiyat, 2023)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
"Sabahın bu ilk saatlerini çok seviyorum. Ece gelene kadar tantanasız, telaşsız oturabilmenin sefasını sürüyorum. Yine menekşelerimin yerini değiştirmiş. Kaç kere söyledim, mutfağın penceresinden gelen ışık iyi geliyor onlara diye. Kafalarını daha çok kaldırıp konuşuyorlar benimle. Her yeri mor menekşelerle doldurasım var. Ama ben gittikten sonra kimse bakmaz onlara. Ece de uğramaz buralara. Uğrar mı? Bebekliği başka bir evde geçse de çocukluğu benimle burada geçti. Mithat Bey’e ne kadar bağlıydı. Bir insan öz kızını nasıl sevebilirse o da öyle sevdi Ece’yi. Ne çok ağladı o gittiğinde. Günlerce uğramadı eve. Sabah sabah nerden aklıma geldi tüm bunlar? Geceleri düşündüğüm yetmezmiş gibi gündüzleri de düşünür oldum böyle şeyleri. Uykularım da hepten azaldı zaten. Tavşan uykusu misali... Hiç uyumamış gibi, derinliksiz, hafif."
Sat, 25 Mar 2023 - 10min - 231 - Anonim GeceThu, 23 Mar 2023 - 04min
- 230 - Maksim Gorki - Danko'nun Yüreği | Sesli Öykü
Maksim Gorki - Danko'nun Yüreği
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Dünyanın uzak bir ucunda, çok eski zamanlarda bir halk yaşardı.
Bu halkın yaşadığı toprakların bir yanı büyük bir bozkırlık diğer yanı ise geçit vermez ormanlarla kuşatılmışti. Bu insanlar neşeli, güçlü, yürekli kişilerdi. Fakat günlerden bir gün her şey değişti, zor günler başladı. Nereden geldikleri belli olmayan yabancı insanlar, yerli halkı ormanlara sürüp çıkardılar.
Asırlık orman oldukça yaşlı ve eskiydi, içi bataklıklarla doluydu, çok karanlıktı. Gökyüzünden bakıldığında orman, ağaç dallarının birbirlerine dolanmaları yüzünden görülemezdi. Güneş ışınları ağaç dalları ve yaprakları arasından geçemezdi, geçip bataklıklara ulaştığında ise çok pis kokular oluşurdu. Ormana gelmek zorunda kalan yerli halk bu kokuya dayanamaz, birbiri ardına ölürlerdi. Kadınlar, çocuklar kan ağlar, babalar kederden sürekli düşünürlerdi."
Sat, 18 Mar 2023 - 06min - 229 - Stig Dagerman - Sürpriz | Sesli Öykü
Stig Dagerman - Sürpriz
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Sevilmek için hiçbir şey yapmayan, ancak yine de sevilen insanlar var, bir de sevilmek için her şeyi yapan, fakat asla sevilmeyen insanlar var. Fakir insanların gerçekten sevilmediğini fark edebiliriz. Dedesi yetmiş yaşını doldurduğunda Ake'nin annesi dul kalalı beş yıl olmuştu. Onlar sekiz satırlık kısa bir mektupla yaş gününe davet edilmişti. Mektupta şöyle yazıyordu:
"Eğer gelmek isterseniz gelebilirsiniz, ama kendi nevresimlerinizi getirin, çünkü odalar soğuk, ayrıca bazıları ara salonda yatmak zorunda, çünkü sizin dışınızda gelenler de var, Jonsson'la ilgilenecek bir memur da davet ettik ve o salonda uyuyacak, sen Else temizlik ve yemeğe yardım etmek için bir gün önce gelirsen iyi olacak. Samimiyetle Irma."
Thu, 16 Mar 2023 - 16min - 228 - Anton Çehov - Bataklık | Sesli Öykü
Anton Çehov - Bataklık
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"At üstünde, heybetle sallana sallana, kar gibi beyaz subay ceketli genç bir adam. M. E. Rootay'nin halefleri müskirat fabrikasının büyük avlusuna girdi. Güneş, teğmenin yıldızları üzerinde, kayın ağaçlarının beyaz gövdelerinde, avluda şurada burada duran cam parçalarında kayıtsızca gülümsüyordu. Her şey aydın, sıhhatli bir yaz gününün güzelliğini taşıyor, hiçbir şey taze bitkilerin neşeli neşeli titremesine, açık mavi gökyüzüyle kırpışmasına engel olmuyordu. Hatta isli tuğla yapıların çirkin manzarası, boğucu yağ kokuları bile havanın hoşluğunu bozamıyordu. Teğmen, eğerinden neşe ile atladı. Hayvanı, koşa koşa yanma gelen adama verdi, parmağıyla ince siyah bıyığını düzelterek büyük kapıdan içeri girdi. Harapça olmakla beraber aydınlık, yol halılarıyla döşeli merdivenin üst basamağında yüzü yaşlıca, biraz vakarlı bir hizmetçi onu karşıladı. Teğmen, bir şey söylemeden kartını uzattı. Hizmetçi elinde kartla ev sahibinin dairesine giderken üzerindeki "Aleksandr Grigoreviç Sokolski" yazısını okuyabilirdi. Kadın, bir dakika sonra döndü, bayanın biraz rahatsız olduğu için kendisini kabul edemeyeceğini söyledi. Sokolski tavana bakü, alt dudağını biraz uzatarak:
- Çok yazık! diye söylendi. Sonra daha canlı bir ifadeyle: Beni dinleyin! Lütfen Suzanna Moiseyevna'ya onunla mutlaka görüşmem gerektiğini söyleyin, dedi. Mutlaka... Kendisini ancak bir dakika kadar rahatsız edeceğim. Rica ederim, beni affetsin. Hizmetçi, bir omzunu silkip tembel tembel yürüdü, gitti."
Sat, 11 Mar 2023 - 07min - 227 - Halil Cibran - Asi Ruhlar | Sesli Öykü
Halil Cibran - Asi Ruhlar
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Bir kadını sevip karısı yapan, gövdesinin terini, kalbinin kanını ve canını onun ayaklarına boşaltan, uğraşlarının meyvesini ve çalışkanlığının gelirini onun ellerine koyan adam zavallıdır; çünkü usulca uyandığında, almak için çabaladığı kalbin, özgürce ve içtenlikle kendi gizlerinin ve en derin sevgisinin hoşnutluğu için başka bir adama verildiğini anlar. Gençliğin özensizliğinden ve huzursuzluğundan uyanan ve kendini, başından aşağıya parıldayan altınlar ve değerli hediyeler döken ve ona tüm onurları ve müsrif bir eğlencenin tüm zarafetini veren, ancak Tanrının bir adamın gözlerinden bir kadının kalbine akıttığı kutsal şarapla ruhunu hoşnut kılamayan bir adamın evinde bulan kadın da zavallıdır."
Thu, 09 Mar 2023 - 07min - 226 - Başar Yılmaz - Mutluluktan Öleceğiz | Sesli Öykü
Başar Yılmaz - Mutluluktan Öleceğiz (İshak Edebiyat, 2023)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
"
“Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz”
Cemal Süreya
Kusura bakmayın, böyle palas pandıras gelmiş bulundum. Kuvvetle muhtemel beklemiyordunuz. Hakkınız var, aradan geçen onca zaman derin bir mesafe koyuyor araya; bunun idrakindeyim. Hatta tüm benliğimle o mesafenin beni alıkoymasına katlanarak yaşıyordum.
Ta ki dün geceye kadar.
Bekri Agâh ile meyhanedeydik. Tanımazsınız boşa zahmet buyurmayın. Cemiyettendir fakat eski tanışlardan sayılmaz. Yalnız hakiki insandır, müşfiktir; buna kısa vakitte kani oldum. Az biraz kalabalıktır ağzı ama dinlettirir de kendini. İzmir’e gittiğim vakitler ağırlar beni. Hem demlenir hem de dem tutarız Halis Usta’nın meyhanesinde."
Tue, 07 Mar 2023 - 13min - 225 - Fyodor Dostoyevski - Kutsal Noel Ağacı | Sesli Öykü
Fyodor Dostoyevski - Kutsal Noel Ağacı
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Ben bir romancıyım ve sanırım bu hikâyeyi ben yazdım. "Sanırım," diyorum, çünkü her ne kadar bu hikâyeyi ben yazmış olsam da, zamanın birinde, bir yerlerde, örneğin Noel arifesinde, büyük bir şehirde, korkunç bir don zamanı yaşanmış olması gerçeğini hayal etmeyi sürdürüyorum. Kafamda, altı yaşında küçük bir çocuk görüntüsü var; hatta daha küçük. O sabah soğuk, rutubetli bir mahzende uyanmış, üstünde küçük bir tür sabahlık, soğuktan titriyordu..."
Sun, 05 Mar 2023 - 12min - 224 - Ferhat Üzel - Galata'da Bir Yol | Sesli Öykü
Öykü: Ferhat Üzel - Galata'da Bir Yol (İshak Edebiyat, 2023)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
"Kelimeler... Düşünceler... İnsanlar... Hiçbir şey yapmak istemiyorum. İnsanlarla konuşmak istemiyorum. Birkaç satır yazı yazmak istemiyorum. Bir konu hakkında derin(!) bilgilerimle düşünmek istemiyorum. Tümden gelmek de istemiyorum tüme varmak da. Sadece burada oturup kahvemi yudumlamak istiyorum. Galata’nın yamuk fönlü baristasından alıp sessizce masama getirdiğim bu kahveyi güzelce koklayıp yudumlamaya başlıyorum. Çünkü bunu istiyorum. Gerçekten istediklerimiz olurmuş ya. Biraz bekleyince tabii. Ben o kadar beklemiyorum işte. Kahve içmek istiyorum. Gidiyorum, kahvemi alıyorum ve içiyorum. Bu şekilde bütün isteklerimi gerçekleştiriyorum. Bir kitap mı yazsam “The Reality of Secret,” diye. Girişe de şey yazarım, “Aç köpekler gibi bir şeyler istemeyi bırakın, Tanrı sizin isteklerinizden sıkıldı.”
Sat, 04 Mar 2023 - 08min - 223 - Dino Buzatti - Büyük Otelin Koridoru | Sesli Öykü
Öykü: Dino Buzatti - Büyük Otelin Koridoru
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Tuvalete gitmek gereksinimi duyduğumda, oteldeki odama geç saatte dönmüş, yarı soyunmuştum. Odam, sonu gelmeyen, az aydınlatılmış bir koridorun neredeyse dibindeydi ve yaklaşık yirmi metrede bir, mora çalan cılız ışıklı bir lamba, kırmızı halının üstüne ışık demetleri yansıtıyordu. Tam ortada, bu lambalardan birinin karşısında, bir yanda merdiven, bir yanda da tuvaletin camlı kapısı vardı. Üstüme bir sabahlık geçirip bomboş koridora çıktım. Neredeyse tuvalete vardığımda, karşı yönden gelerek gölgeden sıyrılan, benim gibi sabahlıklı bir adamın karşısında buldum kendimi. Uzun boylu, iri yarı, VII. Edward sakallı biriydi. O da aynı yere mi gidiyordu? Böyle durumlarda olduğu gibi, ikimiz de bir an bocaladık, az kalsın çarpışıyorduk. Sonunda, nedendir bilmem, onun gözleri önünde tuvalete girmeye utandım, sanki başka bir yere gidiyormuş gibi yürümeyi sürdürdüm. O da aynı şeyi yaptı."
Keyifli dinlemeler...
Instagram: @cancaseyler Youtube : @cancaseylerThu, 02 Mar 2023 - 08min - 222 - İzak Babel - Güvercinliğimin Öyküsü | Sesli Öykü
Öykü: İzak Babel - Güvercinliğimin Öyküsü
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Çocukken hep bir güvercinliğim olsun isterdim. Hayatım boyunca hiçbir şeyi bu kadar çok istememiştim. Fakat babam, güvercinlik yapmam için gerekli tahtayı almak ve içine konacak üç çift güvercin için dokuz yaşıma kadar bana bir söz vermedi."
Sun, 26 Feb 2023 - 29min - 221 - Şiir | Ümit Yaşar Oğuzcan - Gerçekten Sevmek
Şiir: Ümit Yaşar Oğuzcan - Gerçekten Sevmek
Şarkı: Açık Seçik Aşk Bandosu - Yüzündeki Ürkek Güzellik
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"O durmadan kaçıyor;
sen ardından gitmiyorsan;
o günün her saatinde saklanıyor,
sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;
o sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;
boşuna aldatma kendini,
onu sevmiyorsun demektir.
Elindeki içki kadehinde,
dudağındaki sigarada ,
okuduğun kitapta,
mırıldandığın şarkıda,
söylediğin şiirde,
gördüğün rüyada
ve yaşaman için
ciğerlerine doldurduğun havada
o yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
onu sevmiyorsun demektir.
Renkler onunla değerlenmiyorsa,
örneğin onsuz kırmızı kırmızılığının,
mavi maviliğinin farkında değilse,
beyaz yalnız o giydiği zaman
güzelliğini haykırmıyorsa,
sabahları onu görünceye kadar
güneş doğmuyorsa
ve onsuz gökyüzü geceleri
aya, yıldızlara
hasret değilse
onu sevmiyorsun demektir.
Sokakta gördüğün her yüzde
ondan bir şeyler aramıyorsan,
güzel bir manzara,
hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
uykudan uyandığın zaman
yaşamakta olduğundan önce
onu hatırlamıyorsan,
omuzlarına dökülmüş saçları,
bir sis perdesinin ardında
her zaman gülen,
ışık saçan gözleri
aklına gelmiyorsa,
durup durup avuçlarının
sıcaklığını özlemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Dünyada yaşayan öteki insanların
senin için hala bir değeri varsa,
ona karşı tutumunu
toplumun köhne ve manasız
kurallarına göre ayarlıyorsan
ve açık açık
sanki var olduğunu haykırırcasına
sevgini söylemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Yok o senin için
her şeyden değerliyse,
gözünü yumduğun anda
onu görebiliyorsan,
o bütün şarkılarda,
bütün şiirlerde,
bütün resimlerde ise,
ona muhtaç olduğunu
söylemekten utanmıyorsan,
senin içten ve büyük sevgine
karşılık vermeyeceğinden
korkmuyorsan,
bütün bencil duygularından
sıyrılabilmişsen
onun için her şeyi,
ama her şeyi yapacak gücü
kendinde buluyorsan,
her hali sana
ayrı ayrı güzel geliyorsa,
karşısında kendini
bir çocuk gibi hissediyorsan,
istediği anda onun için
ölebileceksen,
onun için yaşıyorsan
ve yine onun için
bildiğin bilmediğin
bütün düşmanlıklara
karşı koyabileceksen,
o her geçen dakika
sende biraz daha büyüyorsa
ve kendi kendine bile
çok sevdiğini bütün
samimiyetinle,
inanmışlığınla
itiraf edebiliyorsan,
bir gün o seni hiç,
ama hiç sevmediğini söylese bile,
senin sevginde azalma olmayacaksa
ve ölünceye kadar onu aşkların
en ölümsüzü ile sevebileceksen;
işte o zaman
onu seviyorsun demektir.
O sana sevmeyi,
gerçek aşkı öğretti.
Sen onu hep sevecek
ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.
O, hiç sen olmasan bile,
seni bir parça sevmese bile..."
Sat, 28 Jan 2023 - 04min - 220 - Özay Erdem - Bir Dolmuş Yolcusunun Kitap Okuma Serüvenleri
Öykü: Özay Erdem - Bir Dolmuş Yolcusunun Kitap Okuma Serüvenleri (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren:Yusuf Can Gökkaya
Keyifli dinlemeler...
"Kitap okumanın mahrem bir eylem olduğunu o sabah dolmuşta şoförün yanına oturunca anlayacaktı Yaman Bey. Her zamanki gibi işaret parmağını asfalta paralel olarak kaldırdı. Ama tam önünde duran dolmuşun bu sefer otomatik kapısı açılmadı. O vakit kaldırımda hafifçe yana doğru eğilip soran bakışlarla şoföre baktı. Boncuk gözlü şoför korna çalıp ön koltuğu işaret etti. Kısa bir tereddüt anından sonra ne fark eder ki diye düşünüp bindi Yaman Bey. Sırt çantasını dizleri üstüne koyarak oturdu. Önce bir türlü alışamadığı kirli sakallarını kaşıdı sonra ücreti uzatırken tıraş olmalı artık diye düşündü. Hem müdür de ne zamandır ters ters bakıyordu onu böyle gördükçe. Fakat bu halinin kendisine getirdiği avantajı düşününce yine vazgeçti."
Wed, 04 Jan 2023 - 25min - 219 - Ali Emre Arvas - Musa'nın Horozları
Öykü: Ali Emre Arvas - Musa'nın Horozları (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
"Taşları eskimiş, döşemeleri köhnemiş, en yenisi belki kırk yıllık, bakımsız, yığma evlerin yan yana dizildiği, yoğunlukla düşük gelirli işçi ailelerinin ve düzensiz göçmenlerin ikamet ettiği sevimsiz, dar bir sokak. Duvarları yıkılmaya yüz tutmuş küçük bahçeler içerisindeki hatmiler, güller, karanfiller alını, morunu alıp çoktan gitmiş. Akşamları ellerinde pazar fileleriyle dönen babalarını karşılayan çocukların neşeli bağırışları, hamarat hanımların şen kahkahaları, serçelerin, bülbüllerin, sakaların şakımaları sanki hiç var olmamış. Şimdi kesif bir yoksunluk ve yoksulluk. Bu sokak sanki bin yıldır böyleydi."
#seslikitap #sesliöykü
Mon, 26 Dec 2022 - 16min - 218 - Franz Kafka - Aforizmalar
Franz Kafka - Aforizmalar
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
ALTIKIRKBEŞ YAYIN
Türkçesi: Osman Çakmakçı
- "Bir gün oğlum olursa ona ilk öğreteceğim şey, gönül almak için çabalamanın erkekliğinden hiçbir şey götürmeyeceği olacak."
- "Aceleyle kaçıp ona sığınmadıktan sonra insan yaşamdan nasıl zevk alabilir?"
- "Sayısız sığınak vardır, ancak kurtuluş yolu tektir; ama kurtuluş olasılıkları yine de sığınaklar kadar çoktur. Bir hedef var, ama yol yok; bizim yol dediğimiz şey, bir duraksamadır."
- "İnsanların iki temel günahı vardır, sabırsızlık ve miskinlik. Sabırsız oldukları için cennetten sürülmüşlerdir, miskin oldukları için geri dönemiyorlar."
- "Benim yalnızlığım insanlarla dolu."
- "En iyiyi ararken iyiyi kaybediyorsunuz."
- "Sakinliğimi çalanlar, beni deli olmakla suçluyor."
- "Beni üzecek gücü sana verdiğim için kendimden özür dilerim."
- "Düşünebilen herkesin insan olması, insan olan herkesin düşünebildiği manasına gelmiyor ne yazık ki."
""Kafka, Aforizmalar'ı Ocak 1917 ve Aralık 1920 tarihleri arasında "Günah, ıstırap, umut ve doğru yol üzerine aforizmalar" ve "O: 1920 günlüğünden aforizmalar" başlıklarından oluşan iki bölüm halinde yazdı. Hayatının kederli bir dönemine denk gelen bu tarihlerde Kafka, vereme yakalandığını öğrenmiş, uzun süredir nişanlı olduğu Fellice Bauer'den ayrılmış, ailesinin; evlenmesini ve başarılı bir yazar olmasını göremeyeceğini kabullenmişti. Aforizmalar Kafka'nın yaşam, ölüm, sanatın işlevi, iyi ve kötü üzerine yürüttüğü fikirleri açığa çıkarmaktadır. Aforizmalar'ın yazımına gösterilen titizlik, bunların gelişi güzel değil bir bütünlük içinde düşünüldüğünü, hazırlandığı ortaya çıkarır. Kafka hayatının son yıllarında bu eserini tamamlayamamış ve bu aforizmalar ölümünden sonra yakın dostu Max Brod tarafından bir araya getirilip yayımlanmıştır."
Kevin MacLeod adlı sanatçıya ait Almost in F - Tranquillity, Creative Commons Atıf 4.0 kapsamında lisanslanmıştır. https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
Kaynak: http://incompetech.com/music/royalty-free/index.html?isrc=USUAN1100394
Sanatçı: http://incompetech.com/
Fri, 16 Dec 2022 - 58min - 217 - Sait Faik Abasıyanık - Semaver
Semaver - Sait Faik Abasıyanık
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
" Sabahleyin Ali’nin bir semaver, bir de fabrikanın önünde bekleyen salep güğümü hoşuna giderdi. Sonra sesler. Halıcıoğlu’ndaki askeri mektebin borazanı, fabrikanın uzun ve bütün Haliç’i çınlatan düdüğü, onda arzular uyandırır; arzular söndürürdü. Demek ki, Alimiz biraz şairce idi. Büyük değirmende bir elektrik amelesi için hassasiyet, Haliç’ e büyük transatlantikler sokmaya benzerse de, biz, Ali, Mehmet, Hasan biraz böyleyizdir. Hepimizin gönlünde bir aslan yatar."
---------------------------------------
Sait Faik, Burgaz çalılıklarından çekti bir kızılcık dalı kopardı, kalem gibi yonttu, ucunu yaşama batırdı ve yazmaya koyuldu.
Türk hikâyeciliği Ömer Seyfettin'den sonra Memduh Şevket Esendal, Fahri Celalettin gibi ustaların sürdürdüğü bir türdü. Sabahattin Ali, Refik Halit'in memleket hikâyeciliğine diyalektik bir görüş katmış ve bu yeniliği ile 1940'ların tek ismi olmuştu . Sait Faik ise onların yapmadığı bir şeyi yaptı. Bir konuyu değil, yaşamın bir parçasını işliyordu. Bir tez savunmuyor, bir yaşantıyı yansıtıyordu. İnsan sevgisi dolu, doğa sevgisi dolu bir yüreği vardı. Neye baksa bu sevgi ile ısınıyor, ışıklanıyordu. Biz ancak o el attıktan sonradır ki, en önemsiz görünen insanların ve şeylerin zevkine eriştik."
Haldun Taner, Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil, 1983.Mon, 05 Dec 2022 - 10min - 216 - Heinrich Böll - Üzgün Yüzüm
Öykü: Heinrich Böll - Üzgün Yüzüm
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
- Beğenip, takip ederek ve paylaşarak destek olabilirsiniz, keyifli dinlemeler.
"Martılara bakmak için rıhtımda durup dururken, üzgün yüzüm bu semtte devriye gezen bir polisin dikkatine çarptı. Havada süzülen kuşların seyrine öylesine dalmıştım ki! Havalanıyor, sonra pike yapıp suda yiyecek arıyor, ama çabaları boşa gidiyordu. Liman ıpıssız, su yeşilimtıraktı, pis ve kaim bir yağ tabakası kaplamıştı üzerini. Kabuk bağlamış yüzünde kaldırılıp atılmış çeşit çeşit öteberiler yüzüyordu. Gemi falan yoktu görünürde. Vinçler pas tutmuş, depolar haraptı. Fareler bile, rıhtımdaki bu kara yıkıntılarda eğleşmiyordu anlaşılan, zira ortalıkta ses seda duyulmuyordu. Dışarıyla her türlü bağlantı kesileli yıllar olmuştu.
Bir martıyı gözüme kestirmiş, uçuşunu izliyordum. Havanın patlayacağını sezmiş bir kırlangıç kadar ürkek, çokluk suyun yüzüne yakın süzülüp duruyor, yalnız arada bir yolunu arkadaşlarının yoluyla birleştirmek üzere çığlık çığlığa yukarılara fırlamayı göze alıyordu. Bir şey dile deseler, her şeyden önce martılara vermek için ekmek dilerdim. Ekmekten koparıp koparıp atar, martıların gelişigüzel uçuşlarını beyaz noktalarla bir düzene sokar, uçup uçup gelecekleri hedefler yapardım kendilerine. Karmakarışık yolların oluşturduğu bu çığlıklı örgüye, suya atacağım bir ekmek parçasıyla gerginlik verirdim: Bir yumak iplik gibi, elimi atıp benden yana çekerdim örgüyü. Ne var ki, ben de onlar gibi açtım; onlar gibi yorgun... Öyleyken mutluluk içindeydim, çünkü ellerim cebimde, olduğum yerde dikilip martılara bakmak ve üzüntü yudumlamak hoş bir şeydi.
Ama birden resmi bir elin omuzlanma konduğunu duydum. "Benimle gelir misiniz?" dedi bir ses. El, omzumdan çekerek beni geriye döndürmeye çalıştı, ama yerimden kımıldamadım, bir silkinişte eli attım omzumdan. Serinkanlı bir şekilde "Çıldırdınız mı siz?" dedim.
O hâlâ görünmeyen kişi: "Arkadaş!" dedi. "Sözlerine dikkat et!" "Anlayamadım Beyim!" diye cevapladım ben.
O öfkeyle "Bey falan yok aramızda!" dedi. "Hepimiz arkadaşız." Bunun üzerine yan tarafıma geçerek beni süzmeye başladı. Mutluluk içinde havada gezinen bakışımı boşluktan alıp, ister istemez onun uslu gözlerine daldırmak zorunda kaldım."
Sat, 26 Nov 2022 - 16min - 215 - Figen Koşar - Sadık | Sesli Kitap
Öykü: Figen Koşar - Sadık (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Duvardaki çifte pandüllü, ağır zincirli, abanoz ağacından yapılmış İsviçre saatinin gongu gece yarısının geldiğini haber verdi. Başını yanında inişli çıkışlı horultularla öte âlemlerde dolaşan karısından yana çevirdi Sadık. Gittiği diyarlardan kolay dönmeyeceğine emin olunca önce sağ ayağını sonra sol ayağını indirdi yataktan. İnce hırkasını omuzlarına, yakın gözlüğünü hırkasının cebine yerleştirdi. İpek pijamasının yakasını düzeltti."
#seslikitap #seslioyku
Mon, 14 Nov 2022 - 24min - 214 - Refik Halid Karay - Ayşe'nin Yazgısı - Sesli Kitap
Refik Halid Karay - Ayşe'nin Yazgısı
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Ali Bey, sofanın yıkık yerinden yağmur altında garipleşen, çamurları açılan yola bakıyordu. Ayşe kapının aralığından onu seyrediyordu. Erkek dönünce kızı, orada açık açık kendine bakar gördü; iki iri siyah gözün lezzetle bakışlarından bir şey; gururunu, şehvetini kışkırtan bir etki duydu, gülerek dedi ki:
- Kız sen, burada yalnız korkmuyor musun?
O, belki yalnız değildir diye bir tecrübe ediyordu; Ayşe cevap vermeden, vahşi bir utanç içinde kaçtı, Ali Bey arkasından atıldı..."
Keyifli dinlemeler...
Fri, 28 Oct 2022 - 11min - 213 - Ambrose Bierce - Baykuş Deresi Köprüsü'nde Olay
Öykü: Ambrose Bierce - Baykuş Deresi Köprüsü'nde Olay
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
(IG: cancaseyler)
"Herkes hazır durumda. Tutuklu sessizce duruyor. Gözleri kapalı değil. Aşağısından akıp giden suya bakıyor. Şimdi gözlerini kapattı. Kafasından geçen son düşüncelerin karısına ve çocuklarına ait olmasını istiyor. Sesleri duymaya başladı. Önceleri hafif olan sesler gitgide yükseliyor yükseliyor ve kulaklarını acıtmaya başlıyor. Acısı büyük; bir an önce bitsin istiyor, ama duyduğu sesin sadece köprünün altından hızla akan nehir olduğunu anlıyor."
Wed, 26 Oct 2022 - 07min - 212 - Öykü | Tuba Sina Aydın - Bir Çocuk Cesedi
Öykü: Tuba Sina Aydın - Bir Çocuk Cesedi (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
"Açıkçası, bu röportaj meselesi bana ilk söylendiğinde yüzümü buruşturmuştum. Neymiş, son dönemlerde reyting rekoru kıran bilmem ne dizisinin yakışıklı oyuncusuyla söyleşi yapacakmışım. Brad Pitt'e benzerliğinden dolayı magazin dünyası son dönemlerde onu konuşuyormuş. İyi hoş da, ben ne o yakışıklıyı bilirim ne de öylesi dizileri. Benim, ağzından sanat damlayan yazarlarla, konuşurken Hamlet'ten dem vuran tiyatrocularla, söyleşi yapmaktan zevk aldığımı bildikleri halde, ikide bir bu paçavraları ne diye karşıma çıkarırlar ki?"
#seslikitap #seslioyku
Mon, 24 Oct 2022 - 21min - 211 - Ambrose Bierce - Psikolojik Bir Gemi Kazası
Öykü: Ambrose Bierce - Psikolojik Bir Gemi Kazası
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
(IG: cancaseyler)
"Birbirlerinden uzaklaşsınlar diye muhtelif yerlere gönderildiler ve bir mevsimliğine de olsa, ikisinin bir araya gelerek oluşturduğu o ağacın gövdesinden ayrı tutulmaları için, çünkü birbirlerine zıt yönlerde akan iki benzer derecik gibi, zayıf olan güçlü olanla beraber doğar ve bu yüzdendir ki yolları bir şekilde kesişen iki soy çıkar ortaya, ruhları arkadaşlık eder birbirlerine ve o esnada bilmezler ki bedenleri önceden çizilmiş bir rota üzerinde yol almaktadır."
#seslikitap #seslioyku
Mon, 17 Oct 2022 - 12min - 210 - Öykü | Şeyda Başer Eroğlu - Gölgeyi Sürüklemek
Öykü: Şeyda Başer Eroğlu - Gölgeyi Sürüklemek (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
"Patimin üstünü yalayıp gören gözümü arada temizliyorum. Burnum tıkalı. Altına sığındığım araba güneşe siper. Etrafta bir damla su yok. Sineklerin üstüne tünediği birkaç kemik artığı duvarın dibinde. Karşı kaldırımdan sızan bir gölge mi, seçemiyorum. Yaklaşan ince bedeni fark edince ön ayaklarımın üstünde dikiliyorum..."
Fri, 07 Oct 2022 - 06min - 209 - Öykü | Erva Kara - Kaplumbağa
Öykü: Erva Kara - Kaplumbağa (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Burası bir dünya. Kendim yarattım. Tam altı günde. Yedinci günün sabahı balkona bir kahvaltı sofrası hazırladım. Patates kızarttım. Patlıcan ve biber de. Patatesleri biraz yaktım. Patlıcan ve biberi de. Aslında sadece fazla pişirdim. Neyse ne canım. Sonuçta herkes yedi. Hepsi bitti. Tabakta bir tane bile patates kalmadı. Patlıcan ve biber de…"
Mon, 26 Sep 2022 - 19min - 208 - TOLSTOY - İnsan Neyle Yaşar? - Sesli Kitap
Lev Nikolayeviç Tolstoy - İnsan Neyle Yaşar?
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Önceden Tanrı’nın insanları sırf yaşamalarını istediği için hayata gönderdiğini sanıyordum; şimdi ise daha fazlasını anladım. Anladım ki Tanrı insanların ayrı ayrı yaşamasını istemez, bu yüzden onlara kendileri için neyin lazım olduğu bilgisini vermemiştir. Tanrı insanların bir arada yaşamasını istemiş ve bu yüzden her birine hem kendileri için hem de herkes için lazım olan şeyleri göstermiştir. İnsanlara sadece kendi refahları için verdikleri uğraşla hayatta kalıyorlar gibi görünse de onların sadece sevgiyle hayatta kaldıklarını anladım. İçinde sevgi barındıran kişi Tanrı’ya yakındır, Tanrı onun içindedir, çünkü Tanrı sevgiyi yaratandır”.
Mon, 05 Sep 2022 - 52min - 207 - TOLSTOY - İnsana Çok Toprak Gerekir Mi? - Sesli KitapThu, 25 Aug 2022 - 37min
- 206 - Yusuf Can Gökkaya - Beyaz Bankta Bir Gün - Sesli Kitap
Beyaz Bankta Bir Gün
Yazan, Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
“Sosyal tesislere nasıl gidilir genç?”diye sordu…
O yolun girişinde beyaz bir bankta oturduğum için, bu soru gayet normaldi. Bank da zaten alıştığımız banklar gibi değildi. Şubat ayından hareketle yeterince soğumuş, beyaz, demir bir bank. Oturduğun zaman hem ayı hem de bankın varlığını hissetmek çok zor değil."
Keyifli dinlemeler...
Intro - Outro: Twin Musicom adlı sanatçıya ait Funky (Sting), Creative Commons Atıf 4.0 kapsamında lisanslanmıştır. https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
Sanatçı: http://www.twinmusicom.org/
Thu, 11 Aug 2022 - 11min - 205 - Refik Halid Karay - Şeftali Bahçeleri - Sesli Kitap
Refik Halid Karay - Şeftali Bahçeleri
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
“Şeftali Bahçeleri”, Refik Halit’in üzerinde en çok durulan, hakkında en çok yazı kaleme alınan hikâyelerinden biridir. Memleket Hikâyeleri kitabında yer alan bu hikâye, yazarın Anadolu köy ve kasabalarına bakışını, döneminin ve vuku bulduğu coğrafyanın insanını ve sosyal şartlarını yansıtması açısından dikkate değerdir. Karay, bu hikâyesinde yazıldığı dönemin kasaba hayatını vermek, aydın/memur-halk ilişkisini ele alarak birtakım olumsuzlukları anlatmak ve dönemin sosyal yaşamını resmetmek amacındadır. Bunu yaparken, yaşanan coğrafyanın/mekânın şartlarının ve özelliklerinin insan üzerindeki etkisini de anlatmıştır.
Keyifli dinlemeler...
Sun, 31 Jul 2022 - 20min - 204 - Refik Halid Karay - Sus Payı - Sesli Kitap
Refik Halid Karay - Sus Payı
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Refik Halit Karay’ın ilk basımı 1919 yılında yapılan “Memleket Hikâyeleri” kitabında yer alan Hakk-ı Sükut (Sus Payı) öyküsünün kahramanı Fotika, 1800'ler sonunda Bursa'nın Cilimboz mahallesindeki böcekhanelerde (*) çalışmış işçi kızlardan biridir… Yaşamı ve akıbetiyle ilgili bilgilenmek için en iyi yol elbette Refik Halit’in enfes kitabına başvurmak…"
Keyifli dinlemeler...
Wed, 29 Jun 2022 - 21min - 203 - Bram Stoker - Yargıcın Evi - Sesli Kitap
Bram Stoker - Yargıcın Evi ( Sesli Kitap )
Çeviren: Sönmez Güven
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Malcolm Malcolmson, sınav zamanı yaklaştığında, bir yerlere kaçıp çalışmalarını tek başına sürdürmeye karar verdi. Deniz kıyısının albenisinden çekiniyor, ama taşranın mutlak ücralığından da aynı ölçüde korkuyordu,- çünkü bu tür yerlerin gizemli çekiciliğini eskiden beri iyi bilirdi ve dolayısıyla dikkatini hiçbir şeyin dağıtamayacağı gösterişsiz ve küçük bir kasaba bulmaya azmetti. Arkadaşlarının fikirlerini almaktan sakındı, çünkü onların hep daha önce kendisinin de bulduğu ve tanışlar edindiği yerleri tavsiye edeceklerini düşünüyordu. Malcolmson dostlarından sakınmaya çalıştığı kadar, dostlarının dostlarından görebileceği ilginin de kendisine ayakbağı olmasına izin vermeye kesinlikle niyetli değildi ve böylece uygun bir yeri kendi başına aramaya karar verdi. Giysilerini ve gerek duyacağı kitaplarını bir valize doldurduktan sonra, tarifedeki tanımadığı ilk kasabaya bir bilet kestirdi."
#seslikitap #bramstoker
Sat, 25 Jun 2022 - 48min - 202 - Öykü | Sabahattin Ali - Gramofon Avrat - Sesli Kitap
Öykü: Sabahattin Ali - Gramofon Avrat ( Sesli Kitap )
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Azime bu kızı eline geçireli bir sene bile yoktu. Fakat adı şimdiden bütün Konya hovardalarının arasına yayılmış, bunun sayesinde Azime'nin çıkınına yeşil yeşil banknotlar dolmaya başlamıştı. Yaşı daha yirmi sularında idi. On beş senelik oturak avratlarından güzel oyun oynuyor, bütün türküleri, en zorlarını bile gözünü kırpmadan söylüyordu. Bir yanık sesi vardı ki... Bu ses için ismi Gramofon Avrat olmuştu. Asıl adı pek malum değildi. Nereden geldiğini de bilenler azdı. Dilinin epeyce düzgün olduğuna bakılırsa herhalde şehirde bir efendi yanında evlatlık kalmış olacaktı. İki sene evvel ilk defa olarak Dereköylü bir delikanlının yanında Meram'da bir oturağa gelmiş, ondan sonra bir iki ay bu çocukla dolaşmıştı. Dereköylü, bir gece kavga arasında vurulup ölünce bütün öteki kimsesiz ve efesiz oturak kadınları gibi Azime'nin eline düştü. Azime ne tükenmez hazine yakaladığını bilmez değildi. Kızı evvela terzi Mürüvvet'e götürüp hanımlar gibi giydirdi, ayağına tokalı pabuçlar aldı, bir hafta, on gün istirahat ettirdi. Ondan sonra bir geceliğine oturağa göndermek için otuz, kırk, yerine göre yüz lira alarak ve sürüyüp götürmesinler diye yanına kendi adamlarından bir silahlıyı "efesidir, yalnız göndermez" diye katarak kızı çalıştırmaya başladı."
#seslikitap #seslikitapdinle #sabahattinali
Fri, 24 Jun 2022 - 08min - 201 - Öykü | Usame Yördem- Domates, Mutfak, Annemleşen Dünya ve Şeylerin Ölümü
Öykü: Usame Yördem- Domates, Mutfak, Annemleşen Dünya ve Şeylerin Ölümü (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
“İstemeye hakkım var mı bilmem ama
Seni yürekten ilgilendiren şeyleri,
Başkalarına anlatmaktan kaçınacağın şeyleri,
Duymak isterdim.
Anlat bana…”
Tomris Uyar
"Açık pencereden giriyor rüzgâr. Gezinmeye başlıyor odada. Yapışkan bir vücutla seriliyorum. Yaz geliyor. Aynı sıcaklıkla. Tenimde gezinen ter damlaları, sırtımdan aşağı indikçe kaşınıyorum. Bir dürtü büyüyor içimde. Genzimde sonradan ortaya çıkan bir şey. Ne olduğunu bir türlü bulamadığım bir şey…"
Sat, 04 Jun 2022 - 10min - 200 - Öykü | Nuray Elçin - Bal Gibi İki Neden
Öykü: Nuray Elçin - Bal Gibi İki Neden (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
“Ama aşka inanıyorum
Ve senin de inandığını biliyorum
Ve bir çeşit yola inanıyorum
Senin ve benim birlikte yürüyebileceğimiz bir yola”
-Nick Cave,Into My Arms
Gün doğduğunda Deva artık yoktu. Canına kıymış. Birlikte uyuduğumuz, uyandığımız, ağladığımız, güldüğümüz, seviştiğimiz, sarıldığımız, yüzlerce kez ayrılıp barıştığımız odasının penceresinden kendini boşluğa bırakmış. Rüzgâra karışmış. Toza toprağa bulanmış. Yok olmuş.
Mon, 30 May 2022 - 10min - 199 - Öykü | Melisa Çetin - Deli
Öykü: Melisa Çetin - Deli (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Gözlerimi açar açmaz yine o iğrenç kokuyu duymaya başlıyorum. Kokunun ne olduğunu anlatmadan önce size kendimi takdim edeyim: Ben Bora. Deli Bora. Yanlış anlaşılsın istemem. Deli benim lakabım değil soyadım. Sadece adımın ve soyadımın yerini değiştirerek kendimi tanıttım. Kulağa daha eğlenceli geldiğini düşündüğümden sanırım, bir süredir bunu bu şekilde söylemeyi huy edindim. Gerçekten deli miyim? Bilmiyorum."
Mon, 23 May 2022 - 16min - 197 - Şükrü Erbaş - Sonuç
Şükrü Erbaş - Sonuç "İnsanın Acısını İnsan Alır (Bütün Yazıları 1); s.82-83" Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya Müzik: Can Atilla - Hamamda İlk Gözyaşları "Doğan güneşlerin ve batan güneşlerin altında, ellerden, yüzlerden ve yürek çarpıntılarından değil de ayrılıklardan yapılmış bir taş yontu, bir yalnızlık imgesi, bir hüzün çağrışımıydı, durduğu yere uçurumlar açan. Herkes geri çekilerek onu öne çıkarmıştı, bütün sonuçların tek sorumlusu gibi. Bu tenhalık içinde kentin tek kalabalığıydı, parmaklarıyla düğüm düğüm sokaklara dağılan. Yağmurlar, bulutlar, ay ışığı ve rüzgâr aynı incelik ve uzaklıkla duruşuna derinlikler katıyor, ulaştım dediği her olanağı sisler ve sorularla bir ulaşılmaza çeviriyordu. Kimsenin bir şeyi elinden almasına fırsat vermeyecek kadar boğuşuyordu kendisiyle. Herkesin her şeyi sorgusuz ve çabasız kabul ettiği bir dünyada, mutluluğunu bile didik didik etmenin ayrıcalığı ile üstün ve yenikti. Bir halk hareketinde orduları dağılmış bir komutan değilse, kesinlikle bir aşk kırgınıydı, tüm inceliğini mağrur bir güzellik önünde bırakıp çekilmiş ya da mağrur bir incelikle elindeki güzelliği yitirmiş. “Sonuç?” ya da “Sonra?” diyen kimi görürse mezar taşlarını gösteriyordu. “Sonuç yok” diyordu. “Sonuç, ertelenmiş bir şimdi, sürekli devinen bir gerçeğin yeni bir başlangıcı, bir yanılsamasıdır bulunduğumuz yere göre. Aslolan süreçtir ve elimizdeki tek gerçek, biricik şans, şimdi, şu an yaşadığımızdır. Bu yüzden tanıma gelmez, kalıbı ve kuralı yoktur; aşk gibi, ay ışığı gibi, iğde kokusu gibi… Yaşanır yalnızca. Sonuç adına şimdiyi ertelemek, yaşamı ertelemektir, ipini çekerek ardına düştüğümüz mutluluğu zamanın dışına itmektir. Bulunduğumuz her nokta, yaşadığımız her an bir sonuç değil midir gerçekte; bizi biz eden geçmişimizden ve seçimlerimizden oluşmuş bir sonuç?” “Peki, nedir öyleyse pişmanlık? Yaptığımız seçimden ötürü yaşadığımız bu daralma, kendimizi aşağılama, ömrümüzü yadsıma? Her yağmur damlası bir noktaya düşer, her yaprak payına düşen rüzgârı bilir, her ırmak kendi yatağında akar… ve insan yaşadığı sürece seçenekler içinden bir seçim yapar. Bir seçimle dışarda bıraktığımız binlerce olasılığın, hiçbir zaman bilemeyeceğimiz gerçekliğinin, yaptığımız seçimden daha iyi olacağı düşüncesiyle kıvranmak, Nietzsche’nin deyişiyle, “köpeğin taşı ısırması” değil midir?” “Sonra nedir o her koşulda bir dua, bir bağışlanma gibi ruhumuzu rahatlatacağını sandığımız uygunluk? Neye göre uygunluk? Gerçeğimizin tutuşturduğu isteklerimize göre mi, isteklerimizin küllendirdiği gerçeğimize göre mi? Uygunluk bir uzlaşma, ödünler verilerek elde edilen bir uyuşukluktur. İstekleriyle gerçeği örtüşen insanın öyküsü bitmiştir. Bir tek uygunluktan söz edilebilir, derin bir hazla örtüşen duyguların yarattığı o müthiş esrime, o büyük dinginlikten. Nesnesiyle duygusu örtüşmeyen dünya, herkesin kalbinde donmuş bir çığlık, kendi kendini öğüten bir değirmen taşıdır. Kırlangıç kanadının gergedan gövdesine uygunluğu uygunluk mudur?” “Doğrunun bile kurtaramadığı bir kaba gerçekliği yaşıyoruz nicedir. Haklılık güçlülüğün değil, yenilginin koşulu oldu. Söz, bulanık bir rüzgârla penceremizde savrulan güz yaprakları kadar kederli ve geçerli. İçtenlikse, bir yitik zaman hüznüyle hoyratlığa süs bir antika artık, mezat salonlarında görücüye çıkmış. Olsa olsa bir anıdır güzellik, herkesin bir vakit kirpiklerinde bir rüzgârla yaşadığını sandığı…” Sesi kuyularda bir Yusuf çığlığıydı. Önünden geçtiği evlerin ışıkları sönüyordu bir bir. Elindeki son umut olan gücenikliğe sığınıp, gitti bir çocuğun ikircim sularına iki damla yaş düştü. (1995)
Mon, 09 May 2022 - 05min - 196 - Öykü | Saim Serhat Arslan - Sahaf Memik Efendi
Öykü: Saim Serhat Arslan - Sahaf Memik Efendi (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Bakırcılar Çarşısı eşrafından Memik Efendi üç nesildir sahaflıkla geçimini sağlayan Karlı ailesinin son erkek ferdidir. Şehrin ilk sahaflarından olan atası Abuzer Efendi bazı kayıtlarda dönemin sahaflar şeyhi olarak anılsa da o yıllarda Antep’te eski ve değerli kitapları toplayıp satan esnaf sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini düşününce bu yakıştırmanın çok da mühim olmadığı hemen anlaşılacaktır."
Mon, 02 May 2022 - 15min - 195 - Öykü | İbrahim Savar - İçinden Konuşanlar
Öykü: İbrahim Savar - İçinden Konuşanlar (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
"Karneden üç gün evvel okuldan aldılar beni. Eylül olduğunda çocuklar kaskatı yakalıklarını çekeleyerek okula koşarken ben elimde askı, esnafa çay dağıtıyordum. İnsan okula gitmeyince on beş tatil, çocuk bayramı, kurtuluş günü gibi belli tarihler derhal çıkıyor hayatından. Onun yerine kahvedeki ihtiyarların cemreleri, seneidevriyeleri ve üç aylık günleri giriyor. Kendi günlerimi değil onlarınkini sayarak usuldan büyüdüm."
Sat, 16 Apr 2022 - 13min - 194 - Öykü | Emre Nazım Mert - Kıyant ile Oğuz Kağan
Öykü: Emre Nazım Mert - Kıyant ile Oğuz Kağan (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Kağanlar kağanı Oğuz Kağan, sansız bir kağan oğlu iken bir ilkyaz sabahı atına binip Kıyant'ı avlamak üzere yola çıktı. Boyunun uğurlamalarından, göğe atılan okların vızıltılarından, kam davulunun tamtamlarından ağır ağır uzaklaştı. Bir kez olsun dönüp arkasına bakmadı. Keskin gözleri çok uzaklardaki ulu dağları az biraz seçebiliyordu. Gökyüzü kızıl ve bulutsuzdu. Eskiden olsa Oğuz, gökyüzü böyle al giyimlere bürünmüşken, batıda, ulu dağların ötesindeki bay avlakları, otlakları, kentleri düşlemeden duramazdı."
Thu, 31 Mar 2022 - 26min - 193 - Öykü | Gülnur Özdemir- Aşk-Fiction
Öykü: Gülnur Özdemir- Aşk-Fiction (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
"Bazen akademisyenliğin sadece kendisi için var olan döngüsel bir sistem olduğunu düşünürüm. Uzay bilimleri, genetik mühendisliği ve biyokimya gibi alanlardaki akademik çalışmalar hariç tabii. Genlerin didik didik edilmesiyle başlayan devrim, nörolojik araştırmalarla devam edip tüm görkemiyle on yıllarca sürerken, insan hayatında binlerce yıldır var olan pek çok olgu ve kavramı da alaşağı etti. Başta zorluklar oldu elbet ama bir kez yerleştikten sonra…"
Mon, 28 Mar 2022 - 13min - 192 - Öykü | Esra Kahya - İlk AşkWed, 23 Mar 2022 - 10min
- 191 - Şiir | Ahmet Telli - Çocuksun Sen
Şiir: Ahmet Telli - Çocuksun Sen
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçteÇocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahcup
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa
Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan
Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve senHiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
Esirgeyensin bağışlayansın, biat ediyorum.
Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil*
Çocuksun sen sesinin çağlayanına düştüm
Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle
Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar
Dursam ölürüm paramparça olur dünyaÇocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğüm
Uçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidir
Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna
Tutunabileceğim tüm umutları görmeyeyim
Gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak
(Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu
Unutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)
Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor
Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri
Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda
Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum
Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım
Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentteÇocuksun sen alnına kırlangıçlar konan
Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle
Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum
Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken
Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde
Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu suÇocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç
Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı
(Soluğunun elma kokması bundandı belki)
Bir elma kokusuna tutundum düşerken
Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı
Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyleÇocuksun sen, çocuğumsun...
Tue, 22 Mar 2022 - 05min - 190 - Öykü | Selman Dinler - Yolun Sonu
Sesli Öykü:
Öykü: Selman Dinler - Yolun Sonu (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
"Cehennemin uzak bir köşesinde kar başlamıştı.
Nazlı ve yumuşaktı kar taneleri başlangıçta, tırın ön camına değdikleri anda inat etmeden eriyor, farların önünden seyrek gruplar halinde kaçışıyorlardı. Henüz beyaz bile değildi kar. Tırcı aldırış etmedi kara. Kaloriferin terlikli ayaklarına üflediği sıcak hava ve dikiz aynasından..."
Sun, 20 Mar 2022 - 17min - 189 - Öykü | Utku Şahin - Örümcek
Sesli Öykü:
Öykü: Utku Şahin - Örümcek (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Yere bağdaş kurup elimdeki fenerle fotoğraflara bakmaya başladım. Albüm bir çocuk ile annesinin fotoğraflarından oluşuyordu. Çocuk görünüş olarak şaşırtıcı derecede beni andırıyordu. Özellikle de kestane rengi saçları ve yeşil gözleri. Sayfalar ilerledikçe çocuk gittikçe eridi, saçlarını döktü, maske taktı ve hastaneye düştü. En son fotoğrafta ise çocuğun mezarına beyaz karanfiller atılmıştı."
Wed, 16 Mar 2022 - 14min - 188 - Roman | Jack London - Kızıl Veba ( Tek Parça Dinle - Sesli Kitap)
Jack London - Kızıl Veba (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)
İngilizce Aslından Çeviren: Levent Cinemre
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Kıyamet Sonrası Edebiyatı" olarak isimlendirilen edebi tarzın ilk örneklerinden ve kurucu metinlerinden olan bu eser, ilk kez 1912 yılında London Magazine'de yayımlanmış, 1915 yılında ise Macmillan Yayınevi tarafından kitap olarak basılmıştır.
----- "1912 yılında çıkan, kısa ama öz distopik kitaptır. Covid-19 pandemisinden sonra gerçekleşebilme ihtimali insanın gözünde ister istemez canlanmaktadır."
“Kızıl veba, medeniyeti dünya üzerinden silip süpüreli altmış yıl olmuştur. Hayatta kalmayı başaran bir avuç insan, vahşi yaşamın ortasında, kabileler halinde kendi medeniyetlerini ve toplumsal sınıflarını oluşturmuştur çoktan. Ancak sanattan bilime kadar her türlü bilgiden yoksundurlar. İlkel zamanlara geri dönülmüş, yaşam yine ‘yemek-çoğalmak-hayatta kalmak’ üçgenine hapsedilmiştir. Yetişen yeni nesil de dünyayı hurafelerden ibaret görmekte, her türlü batıla inanmaktadır. Yitip giden eski dünyanın sırlarını hatırlayan, hayatta kalan tek insan da yaşı artık bir hayli ilerlemiş olan profesör James Howard Smith’tir ve onun da tek umudu yetişecek neslin bu barbarlığı, cehaleti ve umursamazlığı aşıp medeniyete yeniden erişmesidir. Yaşlı adama kulak verin, o geçmişi ve yaşadığı günleri sadece torunlarıyla değil sizlerle de paylaşıyor. Medeniyet her bireyin ortak noktası… Peki, ya kızıl veba gibi baş edilemeyen bir mikrop onun sonunu getirirse, geriye insanlığa dair ne kalır?”Wed, 09 Mar 2022 - 2h 18min - 187 - Öykü | Büşra Altuntaş - Bir Öykü
Sesli Öykü:
Öykü: Büşra Altuntaş - Bir Öykü (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
“Denizin, yaz mevsiminden çıkmanın yorgunluğuyla, bulutları, kuşları, balıkçı teknelerini olduğu gibi tüm renkleriyle yansıttığı, zeytin toplayan ırgatların yorgun sessizliğine saygı duyup, günlerini sessizce tükettiği mevsimdi zaman.”
“Vay be!” dedi yazdıklarına bakarak. “İyi oldu iyi,” dedi sonra...
Tue, 01 Mar 2022 - 12min - 186 - Öykü | Sabahattin Ali - Kafakâğıdı
Öykü: Sabahattin Ali - Kafakâğıdı
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Askerden döneli devlet kapısına işim düşmemişti, aradım aradım yok... Sonra mushafın arasında bizim topalın ölen oğlunun kafakâğıdını buldum. Onun da adı Mehmet'ti. Kafakâğıdı değil mi, hepsi bir dedim, vilayete kaydını gördürdüm, yeniden adres verdim. Mahkemede bir şey çıkmadı. Vilayete gelip giderken öbür tarlayı yüzüstü koduğumuzla kaldık. Albay sonraydı, köye..."
Sat, 26 Feb 2022 - 08min - 185 - Öykü | Mehmet Akgül - Hiçbir Şey Olamayan Otobüs Kaptanı
Sesli Öykü:
Öykü: Mehmet Akgül - Hiçbir Şey Olamayan Otobüs Kaptanı (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Ona terminalin dışında, sigara içilen bölümde denk geldim. Diğer üç otobüs kaptanı ile bir de muavinin oturduğu masadan ayrı bir masada oturuyordu. Elli yaşlarında vardı, bayağı da cüsseliydi. Masasında, çayla birlikte tütüncülerde satılan şu ucuz sigaralardan birini içiyordu. Üzerinde, dönüş seferinden ziyade, yeni sefere çıkacağını belli eden, birkaç saat önce ütülenip de giyilmişçesine tertemiz ve hiç kırışığı olmayan beyaz bir gömlekle siyah pantolon vardı. Lacivert de bir kravat takmıştı. Siyah kunduralarının yeni olmamasına rağmen özenle boyanıp parlatıldığı hemen, ilk bakışta anlaşılıyordu."
Wed, 09 Feb 2022 - 18min - 184 - Şiir | Sezai Karakoç - Monna Rosa
Sezai Karakoç - Monna Rosa
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya ( https://www.youtube.com/channel/UCokT5vpQVwaioDfAU2mcHtg?sub_confirmation=1)
Monna Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Monna Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Monna Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iğri iğri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.
Açma pencereni perdeleri çek,
Monna Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Monna Rosa ben öteliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.
Zaman ne de çabuk geçiyor Monna.
Saat on ikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Monna.
Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı.
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.
Ki ben Monna Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni.
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Monna Rosa bulurum seni.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza.
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak.
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen,
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.
Monna Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana batacak.
Monna Rosa. Siyah güller, ak güller.
Tue, 01 Feb 2022 - 05min - 183 - Öykü | Aslıhan Kocabal - Alınyazısı
Sesli Öykü
Öykü: Aslıhan Kocabal - Alınyazısı (İshak Edebiyat, 2021)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
Youtube: https://www.youtube.com/channel/UCokT5vpQVwaioDfAU2mcHtg?sub_confirmation=1
"Fevzi abi bir sabah onca yıllık karısını ortada bırakıp kaçınca bütün suçu gariban Filiz’in üzerine yıktılar. Herifin beyni zaten içmekten sulanmışmış, kim nereye çekse oraya gidecek haldeymiş, e dişi köpek kuyruk sallayınca da… Hâlbuki Fevzi abi hiçbir konuda şakkadanak karar vermez, etek pilili mi, kloş mu olsun diye bile müşteriyi çıldırtacak kadar uzun süre düşünürdü.
Vah Neyyire…
Kırkından sonra dup dul, ortada…
Başında üç çocukla, yapayalnız, ersiz…"
Tue, 01 Feb 2022 - 11min - 182 - Şiir | Attilâ İlhan - Ben Sana Mecburum
Attilâ İlhan - Ben Sana Mecburum
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya ( https://www.instagram.com/cancaseyler/ )
"Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih’te yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin..."
Sat, 29 Jan 2022 - 03min - 181 - Öykü | Sabahattin Ali - Kamyon
Öykü: Sabahattin Ali - Kamyon
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
Bu sırada, sırtında eski bir heybe ile, çok genç bir köylü otomobile yaklaştı; tereddüt eder gibi bir müddet şoföre baktıktan sonra "İzmir'e mi?" diye sordu.
"Oraya!.."
"Beni de alır mısınız?"
"Yer yok!"
Delikanlı hemen arkasını döndü, uzaklaşmaya başladı. Fakat şoförün penceresine dayanarak ona birtakım şeyler havale eden esmer, uzun boylu, sırım gibi incelmiş boyun bağlı birisi arkasından bağırdı:
"Gel buraya! Hey... Delikanlı!"
Sun, 23 Jan 2022 - 13min - 180 - Öykü | Birgül Yangın Aslanoğlu - Dublaj Aşkına Foley
Öykü: Birgül Yangın Aslanoğlu - Dublaj Aşkına Foley (İshak Edebiyat, 2021)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
“Sıradan insanların basit mutlulukları vardır, bir küçük pencereleri, saksıları...”
Gece Kuşu Uzun Öter,Sevinç Çokum
“Karakterlerin duygusunu sesiyle yansıtmak, sesinin gücünü sanata dönüştürmek isteyenler…” diye yazıyordu. Tam dört dakika kırk iki saniyedir karşısındaki ilana bakıyordu. Sesini, sanata dönüştürmeyi çocukluğundan beri hayal eden, konuşmaktan nefret eden, mecbur kalmadıkça insanlarla iletişime geçmeyen bu adam, dört dakika kırk iki saniyedir duvara bakıyordu. “Seslendirme ve dublaj eğitimi kurs başvurularımız...” Sesi olsa belki bu konuda yeteneği de olurdu. Hem sesi hem yeteneği olmayan bir adam neden dört dakika kırk iki saniyedir bu ilana bakardı ki? Nasıl dört dakika kırk iki saniye olur? Elindeki telefonu yere düşürüp aldıktan sonra hâlâ ilana bakmaya devam etti adam. Sonra duvardaki ilanın fotoğrafını çekti. Ardından elleri ceplerinde düşünceli adımlarla evinin yolunu tuttu."
Sun, 16 Jan 2022 - 13min - 179 - Sohbet | Uyku Tutmazlar Bankı
"Herkese merhaba, dışardan, soğuktan, gürültüden, karanlıktan, yürümekten, anlatamamaktan ve sayabileceğim ama ne sayacağımı bilemediğim tüm şeylerden kopamadan bu kaydı yapıyorum. Karşımda deniz, hava biraz değil baya soğuk, rüzgar kendisini hissettiren tarzıyla yanımda.
Neden bu kaydı yapıyorum diye soruyorum şu an bu konuşmayı yaparken kendime. Bazı günler ya da anlar olur ya, sizi neyin etkilediğini bilmeden daha doğrusu hangisinin sizi kötü etkilediğini seçemeden “hoşaf” gibi kaldığınız gün. İşte öyle bir günün gecesi şimdi..."
İletişim:
Instagram: @cancaseyler
Youtube: Canca Şeyler
Tue, 11 Jan 2022 - 22min - 178 - Sohbet | İnsanlar Neden İntikam Alırlar?Sat, 08 Jan 2022 - 10min
- 177 - Öykü | Fatih Selvi - Vızınık
Fatih Selvi - Vızınık (İshak Edebiyat, 2022)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Hayal meyal hatırladığım o mesut larva zamanlarımda küçük, sevimli, oynak ve şişman vücudumla altıgen odamın içinde dolanır durur, işçi arıların getirdiği nefis polenlerle, birazcık da arı sütüyle doyar, yan gelir yatardım. Kimsenin itip kakmadığı, iş buyurmadığı ne hoş günlerdi.
Zamanla vücudumda değişiklikler olmaya başladı. Rengim koyulaştı..."
Mon, 03 Jan 2022 - 11min - 176 - Sohbet | İnsanlar Neden Seyahat Eder?
Neden seyahat etmek istiyoruz? Neden seyahat etmekten, gerçekten büyük bir keyif alıyoruz? Trafikten mi sıkıldık, insanlardan mı? Yoksa her şeyle, herkesle aramız iyi ama bir keşif yapmayı mı arzuluyoruz ya da yeni insanlarla tanışmaya mı ihtiyacımız var?
Sahi nedir bize seyahati sevdiren? Merak edip araştırdım, benim gibi tüm merak edenlere keyifli dinlemeler…
Sat, 25 Dec 2021 - 20min - 175 - Öykü | Tuba Çiftçi - Görünmeyen
Tuba Çiftçi - Görünmeyen (İshak Edebiyat, 2021)
Seslendiren: Bakış Kutlu Kurtuluş
"Valla yakmamışık Hakim Bey. Tamam, denemişik amma yakma makma yok. Buraya niye mi geldim? Şimdi Hakimim bakın. Ben Hasan. Köylüce "Hasan" derler bana. Buralı da değilik biz, kuş uçmaz kervan göçmez bi köyden kalkmışık gelmişik bu Allah’ın şehrine. Askerler, “Köyü boşaltın!” deyince yarımız sınır dışına, yarımız da a böyle büyük şehirlere göçmüşüz. Babam desen, “Ben baba yadigârı evi, ata toprakları bırakmam,” deyip kaldı."
Fri, 24 Dec 2021 - 05min
Podcast simili a <nome>
- Hayati İnanç — Can Veren Pervâneler Ahmet Çadırcı
- Alem FM Alem FM
- Anlatamadım Ayşe Balıbey, Cem İşçiler via karnaval.com
- Kendine İyi Davran Beyhan Budak
- Cevheri Güven Cevheri Güven
- Cübbeli Ahmet Hoca Cübbeli Ahmet Hoca
- Mesnevi'den Hikayeler - Hz. Mevlana Celaleddin Rumi darknimbus
- Hadislerle İslam Diyanet Dijital
- Kur'an Yolu Meali Diyanet Dijital
- Sesli Kitap huzursuzbacaksendromu
- Kafa Radyo Podcast Kafa Radyo
- Metro FM - Aragaz Karnaval.com
- Kuran Dinle Kuran Dinle
- İLAHİ NEFESLER Mehmet Hâdi Duran
- Meksika Açmazı Mesut Süre, Anlatanadam, Fazlı Polat via Karnaval.com
- NOW Haber NOW Haber
- Radio Turquie Türkiye Radio Turquie
- Radyo Tiyatrosu Keyfi Radyo Tiyatrosu Keyfi
- Sesli Kitap Emekçileri Şaban Demir
- Serdar Gökalp Serdar Gökalp
- Sesli Kitap Dünyası Sesli Kitap Dünyası
- Nasıl Olunur Storytel
- Radyo Tiyatrosu TRT Dinle
- Burda Olan Burda Kalır Zafer Algöz Can Yılmaz